13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararlar tartışılırken, en çok Şemdin Sakık'ın gizli tanıklığının ön plana çıkarıldığını gördüm. CHP'li yöneticiler de, "Gizli tanığın Şemdin Sakık olduğu bir davadan ne bekliyorsunuz" mealinde sözler sarf etti. Oysa Sakık'ın gizli tanıklığı, Ergenekon davasının tümüyle ilgili değildi. O sadece Öcalan-Perinçek-Yalçın Küçük ilişkisini ve Bahtiyar Aydın'ın öldürülmesiyle ilgili bildiklerini anlattı. Böyle bir malumatı zaten olayla ilişkili kişiler verebilir. Onun PKK'lı olması, verdiği bilgilerin doğru olup olmamasını etkilemez. Meselâ, Abdülkadir Aygan da bir Jitem itirafçısıydı. Onun söylediklerinden yola çıkarak, kazılar yapıldı. Faili meçhullerin peşine düşüldü.
Sakık, daha önce, Diyarbakır'daki bir yerel gazeteye mektup göndermiş, 1993'te Bingöl'de 33 erin şehit edilmesinde, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Albay Rıdvan Özden'in öldürülmesinde Doğu Çalışma Grubu'nu işaret etmişti. Mektubun yerel gazetede yayınlanması üzerine, faili meçhul cinayetlerle soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Sakık'ı dinlemişti. (Bu haber 1 Haziran 2012'de TRT Haber'de yayınlandı.)
Dolayısıyla, Şemdin Sakık'ın kimliğini, Ergenekon davasını karalamak için kullananlara katılmak mümkün değil.