Adana İl Kongresi'nde "Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek din" diye konuşan Başbakan'ın sözleri tartışma yarattı. Ama, o cümleyi takip eden ikinci cümlesinde, farklı inançlara güvence sağlanacağını belirtiyordu:
"Bizde dinsel milliyetçilik yoktur.
Hıristiyan, Musevi, ateist olabilir.
Onları da korumak bizim görevimizdir." Hüseyin Çelik, başbakanın sözlerini "dil sürçmesi" diye yorumladı. Fakat, Erdoğan'ın "Biz tek dile hiçbir zaman vurgu yapmadık; tek din dedik" şeklindeki tafsilatlı açıklaması, dil sürçmesi izahını havada bırakıyordu.
Bu çerçevede değerlendirince,
"Acaba yeni anayasada bir devlet dini mi bulunacak?" diye düşünüyor insan ister istemez.
Bir ülke laik olmasa bile, demokratik bir rejime sahipse, her nevi özgürlük teminat altına alınabilir.
Meselâ, Avrupa Birliği'nin 4 ülkesinin devlet dini var: Danimarka-
Lutheran Protestan; Finlandiya-
Lutheran ve Ortodoks; İngiltere-Angilikan; Yunanistan-
Ortodoks. 3 tanesinde ise, Katolik Kilesesi ile devlet arasında özel bir anlaşma mevcut. Bunlar, İspanya, İtalya ve Portekiz. Aslında devletin resmi bir dini olsa dahi, diğer inançların özgürce yaşanması imkânı bulunmaktadır.
Ama, Türkiye'de böyle bir adım tepki yaratır. Sadece tepki değil, korku ve endişeleri misliyle katlar. Keşke, Tayyip Erdoğan'ın bu sözleri bir dil sürçmesi olsaydı.
Dip not:
Bu yazı Erdoğan'ın havaalanında "Tek din sözü dil sürçmesidir" açıklamasından önce kaleme alındı.