R eferandum boyunca, CHP'nin kullandığı kozlardan en önemlisi, milletvekili dokunulmazlığına ilişkin 83. maddenin pakette bulunmamasıydı. Peki bugüne kadar 16 değişiklik gerçekleşti, neden sadece 2001 yılında dokunulmazlığın sınırlanması hatıra geldi? Madem muhalefet dokunulmazlık işine bu kadar meraklıydı, iktidarları zamanında neden bu hususta ısrarlı davranmadılar?
Dokunulmazlığa ilişkin düzenleme, sadece 3 Ekim 2001 tarihli pakette yer alıyordu. Bu madde, "Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin işlemlerin TBMM'ye ulaşma tarihinden itibaren 3 ay içinde sonuçlandırılmasını ve dokunulmazlıkla ilgili oylamanın Genel Kurul'da gizli yapılmasını" öngörüyordu.
Anayasa değişiklikleri gizli oyla Genel Kurul'dan geçtiği için, önceden mutabakata varılmış olmasına rağmen, söz konusu madde, ikinci turda, sadece 295 kabul oyuyla paketten düştü. (Pakette kalabilmesi için en az 330 gerekliydi)
CHP'nin dokunulmazlık sınırlansın diye tutturmasının ahlâki yönünden ziyade, siyasi yönü ağır basıyor. 83. madde yeniden düzenlense dahi, Tayyip Erdoğan başbakan sıfatıyla yaptığı iddia edilen yolsuzluklardan Yüce Divan'da hesap vermeyecek. Çünkü, bakanlar ve başbakan, anayasanın 100. maddesinin koruması altında. Onlar hakkında verilen soruşturma önergeleri, TBMM'de salt çoğunlukla kabul edildiği takdirde işleme giriyor. CHP'nin, 100. madde yerine, 83. maddedeki milletvekilliği dokunulmazlığının sınırlanmasını talep etmesinin temelinde, Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığından kalan Akbil davası var. Akbil, bir Belediye İktisadi Teşebbüsü (BİT). Dolayısıyla, iddialara karşı, yalnız o şirketin yöneticileri sorumlu tutulabilir. Mahkeme, Erdoğan'la birlikte yargılanan belediyenin üst düzey yetkililerini, "Sorumluluk Akbil yönetimine aittir" gerekçesiyle beraat ettirdi. Ama amaç, üzüm yemek değil, bağcı dövmek.
Esasında bu konulara iyi niyetle yaklaşılsa, 100. madde değişikliği üzerinde durulur ve TBMM de, Yürütme'yi etkin bir biçimde denetleme imkânına kavuşur.