Hayat pahalılığında farklı bir noktaya geldik. Pandemi sonrası hemen her ülke hayat pahalılığı yaşıyor olsa da ülkemizde temel tüketim ürünlerine bazen haftada bir, bazense iki günde bir marketlerin yaptığı zamlar dikkat çekiyor.
Küresel ölçekte baktığımızda et ürünleri, buğday ürünleri ve yumurtanın, zamlanan market ürünlerinin başını çektiğini söyleyebiliriz. Ancak ne var ki ülkemizdeki özellikle süpermarket zincirleri, doların istikrar kazanmış olmasına veya tedarik zincirinde herhangi bir kayma olmamasına rağmen zam üzerine zam yağdırıyorlar.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Mevcut durumda meyve ve sebzelerin yanı sıra özellikle ayçiçeği yağı, yumurta, tavuk, domates ve bebek mamasındaki anormal zamlar dikkat çekiyor. Aralık ve ocak ayında Ticaret Bakanlığı, vatandaştan gelen şikâyetler üzerine temel tüketim ürünlerine fahiş zam yaptığı gerekçesiyle 375 firmaya ceza kesti. Ancak yaklaşık 12 milyon TL'yi bulan bu zamları firma başına bölüştürseniz, bir günlük ciroları ediyor, etmiyor. Üstelik aynı fahiş fiyat politikasına devam etmeyi de sürdürüyorlarsa, yaraya merhem olan bir sonuç elde edilemiyor.
Takvim'in "Saadet Zinciri" haberine göre ürünler, üreticiden tüketiciye kadar yedi kere el değiştiriyor ve beş ayrı yerde zam görüp her seferinde komisyon ve kârlarla yeniden fiyatlanıyor. Böylesi çarpık bir tedarik zinciri kalıbı varsa, buna el atmak da çareyi beraberinde getirecektir.
Hem üreticiyi hem de tüketiciyi fakirleştiren ama aracıya haksız kazanç sağlayan bu sistem gözden geçirilmelidir. Tarlada binbir emekle yetiştirilip kilosu bir liradan verilen domates, market raflarına gelene değin 10 lira oluyorsa, orada bir sorun olduğu kesindir.
Evet, liberal ekonomik bir sisteme sahibiz. Biliyorum, devletin piyasaya müdahalesi bazıları için kutsal. Ama benim için kutsal olan bir hak varsa, o da bir babanın evladına yumurta mı süt mü alacağı kararıyla baş başa bırakılmamasıdır. Dolayısıyla Ticaret Bakanlığı'ndan daha pro-aktif bir müdahale, gerekirse tedarik zincirindeki başat şirketler ve büyük süpermarket sahipleriyle özel bir toplantı düzenleyerek vatandaşın derdiyle dertlendiklerini ve çözüm yolu sunduklarını görmeyi arzu ediyorum.
Yarın "liberal ekonominin beşiği" Avrupa'da tedarik zincirleri nasıl denetleniyor, ona bakacağız.