Her hafta yeni bir trolleme vakası ile karşımıza çıkan Halk TV ekibi bazen reyting için bilerek mi kendilerini bu duruma düşürüyorlar diye merak ediyorum.
Daha önce Çin'e giden trenin Halkalı'ya döndüğünü iddia eden ve TCDD'nin trenin geçtiği her şehirden konum atarak yol almasına sebep olan Özlem Gürses, bu sefer de bir mizah öyküsünü haber diye ekranda anlattı.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Gürses, MHP lideri Bahçeli'ye aşı yapan hemşire "Gülnaz Şırınga"nın bir grup tarafından "Canımızı yakanın canını acıtırız" diyerek dövüldüğünü iddia etti! Tabii "Hemşire Şırınga" ve Özlem Gürses, günlerce sosyal medyada alay konusu oldu.
Hafta başında da İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu'nu ağırlayan Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan, "Birisine bunak demek hakaret midir?" diye sordu. Baro Başkanı hakaret olmadığını söyleyince Arslan, kendisine bunak dendiği belirtti. Durakoğlu da "O zaman hakaret olabilir, olur" dedi!
Arslan daha önce de Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Miyase İlknur'u ağırlarken, "Kısa çalışma ödeneği ödenmeye başlamadı" deyince İlknur, "Kurum olarak biz de yararlanıyoruz" deyiverdi. Arslan, toparlayamayıp "Biz başvurduk mu acaba Halk TV olarak" diyebildi.
Yine Halk TV konuklardan İsmail Saymaz, Kızılay'ın Ramazan tanıtım filmindeki "fidye" kelimesinin dini anlamını bilmediği için "Kızılay milletten fidye istiyor" diye yazabilmişti!
Efsaneyi unutmayalım tabii. Daha önce Halk TV'de İsmail Saymaz'ın koronavirüs vakası iddiası hatalı çıkınca Bakan Koca yayına bağlanıp gerçekleri anlatmıştı. Bu programdan bir hafta sonra da Barış Yarkadaş, "Türkiye bu söylediğime kilitlenecek" diye söze başlayıp, "Birkaç doktorla konuştum, ülkemizde 40 milyon koronavirüs vakası var" iddiasını ortaya attı. Yayındaki uzman, "40 milyon vaka olsa, 800.000 ölü olması gerekir" diyerek Halk TV'deki hesabın gerçeğe uymadığını söyleyince ise moderatör Gürkan Hacır, "Aman hocam, biz sabıkalıyız. Hesap kitap işlerine girmeyelim" diyerek kesmişti.
Aslında siz haber işlerine girmeseniz de sadece "iktidara kara çalma" kulvarında devam etseniz sanırım gazetecilik için daha hayırlı olacak. Gerçi Gürses'in kendisini takip eden İletişim Fakültesi öğrencileri için umut olduğunu, "O buralara geldiyse, ben uçarım" dediklerini duyar gibiyim...