Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Aynı düğmeye basılmış gibi..

Meral Akşener: "Radyo AK Parti. Bir düğmesini Bahçeli çeviriyor, diğerini Perinçek."
Ahmet Davutoğlu: "Vasisi Bahçeli, rota çizeni Perinçek olan vesayet rejiminde Erdoğan'a sözcülük kalmıştır."
Ali Babacan: "Küçüğün küçüğü ortağın rotasını çizdiği gemiye biz zaten hiç binmedik."
Bunlar birkaç ay içinde muhalefet liderlerinin yaptığı açıklamalar. Bir de senelerdir FETÖ'cülerin yaptığı açıklamalara bakalım.
Sene 2017... FETÖ firarisi Tarık Toros'un paylaşımı şöyle: "Bahçeli Erdoğan'ı, Erdoğan Perinçek'i sineye çekiyor. Acaba neden?"
Geçen sene, Emre Uslu da şöyle demiş: "Türkiye 2002-2012 yılları arasında ekonomide, AB reformları ve demokraside iyi giderken, 2013 sonrasında Erdoğan çark edip Ergenekon, Perinçek ve Bahçeli ile anlaşınca ülke batıyorsa sorun nerde?"



Sonra FETÖ'den sufle alıyorsunuz deyince, biz kötü oluyoruz! Muhalefet, FETÖ'nün yıllardır dile getirdiği savları bugün kendi sözleriymiş gibi tekrar ediyorsa, ne diyelim? Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bir vesayetin yönettiği tezi, FETÖ'cülerin 17-25 Aralık'tan beri "Dar bir oligarşik kadro, Erdoğan'ı yönetiyor" şeklinde dile getirdiği bir iftiradır. O iftiraya en güzel cevabı Erdoğan, 15 Temmuz'da canını ortaya koyarak ve "Milletin gücünün üzerinde bir güç tanımadım" diye halkı sokaklara çağırarak vermiştir.
Mavi Vatan'dan Libya'ya, Dağlık Karabağ'dan Suriye'ye ABD'nin ve "küçük ortak"ları Fransa ile Yunanistan'ın tezlerini savunan muhalefetin rahatsızlığı, tüm bu alanlarda ülkemizin başarı göstermesi midir? Mavi Vatan'a sahip çıkmak, Dağlık Karabağ'ın özgürleşmesini desteklemek, Libya üzerinden Doğu Akdeniz'deki egemenlik haklarımızı savunmak, Suriye'den YPG'yi temizlemek, bu ülkeyi seven herkesin ortak amacı olması gerekmez mi? Bir "duygudaşlık" veya birlik aranıyorsa, bu noktalarda olması gerekmez mi? Bunlar bizim asgari değil, "azami müştereklerimiz" olmalı, değil mi?
Ama siz "Yunanistan mı bize saldıracak?", "Dağlık Karabağ'a Minsk Üçlüsü baksın", "Afrin merkeze girmeyelim" veya "Libya'da ne işimiz var?" frekansından yayın yaptığınız için ortaklaşamıyoruz maalesef. Üstelik sizin radyoda üç düğme bile yok anlaşılan, tek düğmeye basılınca aynı anda raks etmeye başlıyorsunuz!
Herhalde böyle yapınca, CHP'nin antitezi olması beklenen Saadet Partisi ile birliği, HDP'nin antitezi olması beklenen İYİ Parti ile birliğini unuttururuz sanıyorlar. O arada "Başörtüsü yasağını CHP bitirdi"den, Demirtaş'la kahvaltı planlarına kadar birçok gülünçlüğü de örteriz sanıyorlar. Fena halde yanılıyorlar.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

ARTIK HİÇ BİLEMEYECEĞİZ...

Sami Babacan, kar yağışının yoğunlaştığı pazar gecesi, Kadıköy sokaklarında sığındığı köşede donarak vefat etmiş. Gazeteci Feyza Gümüşoğlu'nun aktardığına göre arkadaşı, Babacan'ı sokakta yalnız görünce önce Kadıköy Belediyesi'ni bilgilendirmiş ama onlar "Büyükşehir bakıyor" demiş. Büyükşehir'i aradığında ise "Hafta içi arayın" denmiş. Neticede 65 yaşındaki bir adamcağız, 2021 senesinde Türkiye'nin en gelişmiş şehrinde sokakta donarak öldü.
İBB Sözcüsü Murat Ongun ve Kadıköy Belediyesi, Babacan'ın psikolojik sorunları olduğunu ve daha önce de kapalı alana götürülmeyi reddettiğini söylüyorlar. Belki karlar altına gömülmeden önce sorsalardı, öyle demezdi. Ama artık hiç bilemeyeceğiz... Allah rahmet eylesin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA