Trump dönemi sona erdi. Giderken söylediği gibi gerçekten "olağan bir yönetim" değildi. Öncelikle Amerika'yı yeni hiçbir savaşa sokmadı. Selefi Obama gibi sekiz Müslüman ülkeye yüz binlerce bomba bırakmadı. Yaptığı üç saldırıdan birinde Esed'in kimyasal bomba tesislerini, diğerinde IŞİD liderini ve en son İran'ın yurt dışı operasyonları komutanı Süleymani'yi hedef aldı. Koronavirüs kapıyı çalana dek Amerikan ekonomisini büyütmeyi ve vaat ettiği gibi daha çok istihdam yaratmayı başardı. Biden'ın gönüllü reklamını yapan medya ve teknoloji devleriyle savaşıp nihayetinde de kaybetti.
Biden başkanlığı, selefindeki gibi beş dışişleri bakanı ve altı savunma bakanı değiştirmeyecek muhtemelen. Çünkü Beyaz Saray'da tam anlamıyla statükoyu yeniden kuracak birisi ve buna hazır ekibi bulunacak. Trump dönemi Ortadoğu Özel Temsilcisi'nin itiraf ettiği gibi, ona bölgedeki asker sayısı hakkında yalan söyleyen bürokratlar da olmayacak. Zira müesses nizam ne derse imzasını atacak birisi başkan oldu. Nitekim Biden, gelir gelmez 17 kararname imzalayarak Trump döneminin etkilerini tersine çevirmeye başladı bile. Tabii "bizim" muhalefet için Başkanlık kararnamesi ABD söz konusu ise demokrasi, Türkiye söz konusu ise "Saray rejimi"... Geçiniz.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
İşin Türkiye'yi ilgilendiren kısmı ise netameli; zira Türkiye, komşusu Irak'ı haksızca işgal eden Bush döneminde bile Obama dönemindeki Amerika ile olduğu kadar sorun yaşamamıştı. Obama döneminde 15 Temmuz darbe girişimi oldu ve Biden'ın Başkan Yardımcısı olduğu yönetim, FETÖ'nün kaybettiği netleşene değin demokratik seçimlerle başa gelmiş yönetimin yanında durduğunu açıklamadı. İki hafta sonra Ankara'ya gelen Biden ise darbe gecesi öldürülen 251 kişinin cenazeleri yeni kalkmışken, olanları bilgisayar oyunu sandıklarını söyleyecek kadar duyarsızdı.
Obama'nın ricası ile 2015'te Çin'den hava savunma sistemi almayı düşünen Türkiye vazgeçmişti. Ancak ABD ve Almanya, ülkemizdeki Patriot'larını geri çekmiş ve Patriot almamızın yolu da bloke edilmişti. Türkiye, bu yüzden S-400'ler için yüzünü Rusya'ya dönmek zorunda kaldı. Obama yönetimi ise sanki on yıldır Türkiye'nin hava savunma sistemi almasını engelleyen ABD Senatosu ve kendi yönetimi değilmiş gibi sadece Türkiye'yi suçlama politikasını tercih etti.
Türkiye-ABD ilişkileri bakımından, Obama döneminden miras kalan ve Biden döneminde sürecek olan en önemli gerginlik ise şüphesiz YPG'nin, Türkiye'nin güney sınırında ABD tarafından eğitilip donatılarak adeta düzenli bir orduya dönüştürülmesidir. Ayrıca Biden'ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü olarak Brett McGurk'ü ataması da ilişkilerin ne derece gerilebileceğine işaret etmesi bakımından kayda değerdir. Zira McGurk, Obama döneminde DEAŞ'la Mücadele Özel Temsilcisi iken, YPG'li teröristlere plaketler dağıtıp onları öven bir bürokrattı.
Yani Türkiye, er ya da geç Suriye'de YPG ile yani onun hamisi ABD ile yüz yüze gelecektir. Bu karşılaşmadan 10.000 kilometre ötedeki ABD'nin çıkarı ne olur bilmiyorum. Bildiğim, Türkiye'nin sınırının hemen ötesindeki teröristlere ve onu destekleyenlere karşı ne pahasına olursa olsun, 15 Temmuz ruhuyla direneceğidir. Biz hazırız!