Katkı maddesi içermeyen, işlenmemiş ve taze bal flavonoidler ve fenolik asitler gibi birçok önemli biyoaktif bitki bileşiği ve antioksidan içerir. Balın rengi koyulaştıkça daha fazla antioksidan içeriği bulunur. Antioksidanlar, vücutta hücrelerde birikip erken yaşlanma, tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi durumlara neden olabilen reaktif oksijen türlerinin nötralize edilmesine yardımcı olur. Alternatif tıpta büyük bir paya sahip olması nedeniyle özellikle kış aylarında her evde mutlaka bulunur. Bal, kan şekerinin düzenlenmesini sağlar, kalp sağlığı üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Ayrıca içerdiği besinler ve antioksidanlar bağışıklığı destekler.
B2 VE BAKIR BULUNUR
Bir çorba kaşığı balda, yaklaşık 60 gram kalori, 17 gram karbonhidrat, günlük alınması gereken miktarın yüzde 1'i kadar riboflavin yani B2 vitamini ve bakır bulunur. Bal esasen saf şekerdir, yağ içermez, eser miktarda protein ve lif içerebilir.
Bal, diğer şeker türleri gibi kan şekerini yükseltse de içerdiği antioksidanlar metabolik sendrom ve tip 2 diyabete karşı korunmanıza yardımcı olabilir. Araştırmacılar, balın iltihaplanmayı azaltan ve kan şekeri regülasyonunu iyileştiren bir hormon olan adiponektin düzeylerini artırabileceğini buldular.
Bir incelemeye göre bal, kan basıncını düşürmeye, kan yağ seviyelerini iyileştirmeye, kalp atışınızı düzenlemeye ve sağlıklı hücrelerin ölümünü önlemeye yardımcı olabilir. Tüm bunlar da kalp işlevini ve sağlığı iyileştirebilecek faktörler arasında yer alır. 40 yaşın üzerindeki 4 bin 500'den fazla kişiyi içeren bir çalışma, orta düzeyde bal alımını kadınlar arasında daha düşük yüksek tansiyon riski ile ilişkilendirdi. Ayrıca, fareler üzerinde yapılan bir çalışma, balın kalbi oksidatif stresten yani vücudunuzdaki serbest radikaller ve antioksidanlar arasındaki dengesizlik sonucu oluşan stresten korumaya yardımcı olduğunu gösterdi. Ek olarak, ham bal tipik olarak, arıların özsu üreten ağaçlardan ve benzer bitkilerden ürettiği bir tür reçine olan propolis içerir. Propolis, kolesterol ve trigliserit (kanda bulunan bir lipid (yağ) düzeylerini iyileştirebilir.
BAL KRİSTALİZE OLMUŞSA İYİDİR
Bal tüketiminin bu kadar önemli ve yaygın oluşu sahte balların da piyasada olmasına neden oluyor. Bazıları bala şurup karıştırırken bazıları da tamamen şeker şurubunu bal adı altında piyasaya sürmeye çalışıyor. Balın kokusu, rengi ve tadı, yapıldığı çiçeklerin türüne göre değişir, dolayısıyla sayısız çeşidi mevcuttur. Koku, renk ve tat, balın doğal olup olmadığını göstermez. Dolayısıyla balı nereden aldığınız önemli. Etrafınızda tanıdığınız ve emin olduğunuz bir üretici yoksa ambalajlı bal en iyi seçeneğiniz. Bu tür balları tercih ederken de etiketlerini dikkatli okumalısınız. Balın işlemden geçmediği anlamına gelen "ham bal" ibaresini arayın. Krem rengi veya kristalize olmuş gibi görünüyorsa bu iyiye işaret. Açıkta satılan balların doğal olacağı yanılgısına düşmeyin. Arı kovanına gerçekte neyin girdiğini inceleyemezsiniz. Yine etiket üzerinde balın türü, üretim tarihi, tavsiye edilen tüketim tarihi ve sertifika bilgileri yer almalı.
DOĞAL BAL DONAR
Balı aldınız, tüketmeye başladınız. Bir süre sonra balın donmaya başladığını fark ettiniz. Bu kristalleşmenin bala şeker karıştırıldığı için olduğunu düşünebilirsiniz. Başınıza bu durum gelirse rahatlayın, çünkü donma gibi bir durumla karşılaşmışsanız doğru balı seçmiş olduğunuz anlamına geliyor. Kovandan ve arıların ürettiği koruyucu kimyasallardan uzaklaşan balın donması normal bir durum. Ancak her doğal bal kristalleşir diye de bir kural yok. Balın kristalleşmesi iklim ve hava koşullarına bağlı olarak değişir. Donmuş balı tüketmek için kavanozu sıcak su dolu bir kapta bekletebilirsiniz. Bir süre sonra balın normal haline döndüğünü göreceksiniz.
KIŞ MEVSİMİNDE BALDAN UZAK KALMAYIN
Balın kış aylarında özellikle tercih edilmesinin nedeni tahmin edeceğiniz gibi öksürük ve boğaz ağrısı belirtilerini hafifletebiliyor oluşu. Bu asırlık çare özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları ve boğaz ağrıları için kullanılıyor ki hem araştırmalar hem uzmanlar hem de hastalar balın bu hastalıklara iyi geldiği konusunda hemfikir. Balın anti-inflamatuar, anti-bakteriyel ve antioksidan özelliklere sahip oluşu, öksürük nedeniyle tahriş olan ağrılı, yakıcı boğaz enfeksiyonlarını hafifletme söz konusu olduğunda öne çıkıyor. Bu sebeple pek çok insan soğuk algınlığı ve grip mevsiminde bağışıklıklarına yardımcı olması için bala güveniyor. Bir bardak ılık suya veya ıhlamur çayına bir kaşık bal karıştırmak denenmiş ve balın kullanımı için doğru bir yöntemdir. Hatta limonlu ılık suya da karıştırabilirsiniz. Bal bu sayede boğazı kaplayarak bakterilerin üremesini engeller.
ŞİFA DEPOSU BİR TARİF
Bu kışı rahat geçirmenizi sağlayacak şifa deposu bir tarif paylaşıyorum. Mutlaka not alın. 2 çubuk tarçını birkaç parçaya bölerek ortalama 200-300 ml'lik bir kavanoza koyun. Ardından 1 limonu kabuğuyla birlikte küp küp doğrayın ve kavanoza koyun. Kabuklarını soyduğunuz ceviz büyüklüğünde zencefili de yine küçük küçük doğrayıp kavanoza ilave edin. Kavanozun geri kalan kısmına bal doldurun ve kapağını sıkıca kapatın. Karışımı buzdolabında 2 gün bekletin. Şurup kıvamına gelen balı her sabah bir kaşık tüketebilirsiniz. Bu karışım hem damak zevkinize hitap edecek hem de bağışıklığınıza destek olacak.
1 YAŞINDAN KÜÇÜK ÇOCUKLARA BAL VERMEYİN
Üst solunum yolu enfeksiyonu olan çocuklarda öksürük sık görülen bir sorundur. Yaygın kullanılan öksürük ilaçları her zaman etkili değildir ve yan etkileri olabilir. Araştırmalara göre bal ilginç bir şekilde, çocuklarda öksürüğü hafifletmede etkili bir tedavi seçeneği olarak öne çıkıyor. Ancak botulizm riski nedeniyle 1 yaşın altındaki çocuklara bal vermekten kaçının.