Yeni romanınız 'Teo'da anlattıklarınızla, yaşamınız arasında benzerlikler var...
Her şeyin kendi içinde bir planı ve düzeni var evrende. Çok inandığım bu düzenin varlığını bir kez daha çok derinden hissettim. Teo'nun hikâyesi elimde olmasaydı, sevgili Bilgen Ailesi'ne teselli bir kitap yazabilmek için yollar aramasaydım, o yolları ararken başka kapılar açılıp, yolculuklar yapmasaydım, Tolgacığımın gidişinde sadece paramparça olmaz, öğütülür, un ufak olurdum... Tolgacığımın gidişiyle darmadağın oldum. Yüreğim yangınlarda, tenim buzlarda, ruhum medcezirlerde, ne yerde ne gökte, öylesine bir boşluktayım. Nefes alırken göğsüm ağrıyor. Kalbim taş doldurmuş gibi ağırlaştı. Hiçbir yere sığamadım aylarca. Ama isyan etmedim. Ne kızgınlık, ne kırgınlık hissetmedim, beni bırakıp gittiği için. Yaradan'a küsmedim. Gidişlerin de bir zamanı ve sebebi olduğuna inanıyorum. Ama bu inanç hasretimi, hüznümü asla azaltamıyor. Hâlâ, altı ay, bir hafta sonra, her gün, her gece, sık sık çok büyük bir acı oturuyor içime sanki kalbimin içine kayalar doldurmuşlar gibi...
Tolga Bey ile nasıl tanışmıştınız?
Rahmetli Nazire Dedeman'ın yaş günü partisinde. Tanıştığımız gece de el ele tutuştuk ve bir daha da ayrılmadık. Tolgacığım bana daha o ilk gece "Yıllardır ne aradığımı bilmeden, hayatımda eksik bir şeyi arıyordum. Tatmin olamıyordum bir türlü. Hep bir şeyler eksikti. Ama neydi? Seni tanıyınca ne aradığımı buldum. Aradığım senmişsin. Sana aşık oldum" dedi. Aramızda daha ilk andan çok farklı bir duygu hissetmiştik. Sanki bir zamanlar sevip sonra kaybettiğimiz sevgiliyi yeniden bulmuş gibiydi duygumuz. Ben Tolgacığımın o güne kadar bir tek filmini, dizisini bile izlememiştim. Sadece çok iyi ve çok hayranı olan bir aktör olduğunu biliyordum. Ama onun özünü, ruhunu çok iyi tanıyordum. O da bana aynı şeyleri söylediğinde gerçekten daha önceden aşina ruhlarımızın buluştuğuna inandık.
HAYRANLIKLA AŞK KARIŞIYOR
Günümüz ilişkilerinden sizi farklı kılan neydi sizce?
Tanıştığımız gün nasılsak, hep öyle kaldık. O ilk gece dahi kendimizi diğerine beğendirmek için olduğumuzdan farklı davranmadık. Samimi ve açıktık birbirimize. Bu sebepten hep birbirimize güvendik ve çok dürüsttük. Sadece sevgili, karı koca, hayat arkadaşı değil, sırdaş, arkadaş olduk. Çok kişinin sadece baş başa yaşanan cinsellik zannettiği mahremiyet, bizim için düşünsel, ruhsal, tensel, geçmişte yaşananlar, gelecekle ilgili hayâller dahil her detayda yaşanan ve sadece ikimizin bildiği bir açıklıktı. Günümüzde insanlar hayranlıkla aşkı karıştırıyor. Çiftler birbirlerine tahammülsüz.
Eşinizi kaybedeceğinizi hissettiniz mi?
Evet. Ben 2009'un 9 Ocak gecesi rüyamda Pamirciğimin gideceğini görmüştüm... Tolgamı da kaybetmeden önce içime buz gibi duygu geldi. Ölüm öncesi hissettiğim duyguydu bu. Hatta İstanbul'daydım, telefonda ölümden bahsetmeden sadece içimdeki buz gibi garip duyguyu söylediğimde "Aşkım sen gel hele, ben seni ısıtırım'' demişti bana... Amerika'ya bu duyguyla döndüm. Tolgacığım beni havalimanında karşıladı, hasretle sarıldık, öpüştük ama içimdeki bu buz gibi duygu hiç gitmedi. Ölümü kondurmak istemememe rağmen birkaç yaşanmışlıktan çok iyi bildiğim bu duygu beni çok huzursuz ediyordu... Ertesi sabah filtre kahve hazırladı. He gün karşılıklı defalarla birbirimize söylediğimiz aşk sözcüklerini tekrarladık. En son mutfakta sarıldı, öptü, "Seni çok seviyorum. Hayatımda hiç kimseyi senin kadar sevmedim. Beni göklere çıkardın, bana bu dünyada cennetti yaşattın" dedi. Bu son konuşmamızdı... Sonra sevdiceğim sonsuzluğuna, ben hasretin acının dipsiz kuyusuna... "Ölümümden sonra...'' diye bana bırakmış olduğu vasiyetlerini aynen yerine getirdim...
ÇOK SIK RÜYAMA GİRİYOR
Yas süreciniz devam ediyor mu?
İnişli, çıkışlı. Bazen boğulur gibi oluyorum. Bazen yere çakıldığımı hissediyorum. Gözyaşlarım serseri mayın gibi. Nerede boşalacağı belli değil. Her gece fotoğraflarını öperek, en sevdiği atkısına sarılarak uyuyorum. Sık rüyama giriyor. Onunla rüyalarımda konuşuyorum. Sanki canım benim bir yere gitmiş de gelecek gibi düşünüyorum.
Kitap çalışmanız var mı?
Tolgacığıma günlük hasret mektuplarım var. Biraz da ilk gecemizden itibaren dakikası dakikasına tuttuğum anılarımızı katarak bir yas kitabı çıkaracağım. Kasımda kitap fuarında okuyucularımla buluşturacağım. Tolgama yazdığım mektupların yas sürecimde tesellide büyük katkısı oldu. İlk dört ay aşkımdan başka ne bir şey yazabildim ne de okuyabildim. Tolgacığımdan ve aşkımızdan başka hiçbir konu konuşmak istemiyordum. Anılarımızı ve mektuplarımı bir araya getirmeye devam ediyorum ama aynı zamanda roman çalışmalarıma da döndüm.
SEKTÖRE KIRGIN GİTTİ
Tolga Savacı'nın kıymetinin yeterince bilinmediğini söylemiştiniz. Buna dair başka neler söylemek istersiniz?
Tolgacığımın istediği gibi bir rol gelmedi son yıllarda. O da rol almak için kendini göstermeye çalışan veya iş isteyen biri değildi. Öyle barlarda, kafelerde yönetmen, yapımcı kovalayıp, rol peşinde koşan, kulis yapan bir karakter değildi. Klik yapılaşmaların, grupların içinde yer almazdı. Kendini hatırlatmak gibi bir telaşı yoktu. "Bana değer veren beni arar'' derdi. Ama onun için anlamı olan roller gelmedi. İşler geldi ama o seçiciydi. Bazı projeler de, hatta Tolga Savacı için yazılan bir proje dahil, yapım aşamasına geldiğinde Tolgacığımın politik olarak dik duruşuyla sergilediği kimlik yüzünden sekteye uğradı. Çok onurlu, vakur, çok dürüst, oyunsuz, pozsuz, mert bir cengâverdi sevdiceğim... Bu duruşunu en zor gününde bile değiştirmedi. Kimseye el pençe divan durmadı, dizini dahi bükmedi kimsenin karşısında, sırf iş alayım diye... Ve ben bu güzel erkeği onun için de çok çok sevdim, gururumdu benim. Hâsılı, sektör, Tolgamın en olgun, en tecrübeli döneminde onu değerlendiremedi. O da kırgın gitti.
TEO BİR YAS KİTABI DEĞİL, TESELLİ KİTABI
Son romanınız Teo için neler söylemek istersiniz? Teo sadece çocuğunu değil, sevdiğini kaybeden herkesin okuduğu zaman teselli bulabileceği bir kitap. Teo bir yas kitabı değil, teselli kitabı. Bu romanı Teo'nun ailesine huzur versin diye kaleme aldım. Çok mutlular. "Hayâl ettiğimizin ötesinde oldu'' dediklerinde kanatlandım.
ALLAH UMARIM BİR DAHA BANA BÖYLE ACI YAŞATMAZ
Oğlunuz da ciddi bir rahatsızlık geçirdi. Neler söylemek istersiniz?
Tolgacığımın kaybından kısa bir süre sonra oğlum da bir spazm geçirdi, ardından soktukları anjiyo müdahalesinde enfarktüs geçirip stent takıldı. Duyduğum an ayakta heykel gibi taş kestiğimi ve nefes alamadığımı hatırlıyorum. Sadece arka arkaya yüksek sesle "Allah'ım evlâdımı esirge! Allah'ım beni evlât acısıyla sınama!'' diye saatlerce yakardığımı hatırlıyorum. Çok zor günlerdi. Allah umarım bir daha bana böyle acı yaşatmaz.