Bu tanımlama bana değil, ünlü Hollywood oyuncusu Adrian Grenier'e ait. Grenier, seslendirmesini yaptığı ve TRT World'de yayınlanan Seeds of Change belgeselinde yapım hikayesi anlatılan Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali için yaptı bu isabetli benzetmeyi. "Bir göl yatağından yükselen bu destansı güneş okyanusu, önemli bir yenilenme ve umut mesajı veriyor..."
Ne mutlu bana ki, bir televizyon yazarı olarak hemen her hafta dünyanın en önemli belgesel kanallarında Türkiye'nin eriştiği bir teknolojik başarının destansı öyküsünü izliyor, gururlanıyorum. Bir gün Avrasya Tüneli'ni anlatıyorlar, başka bir gün 1915 Çanakkale Köprüsü'nü... Bir bakıyorum dünyanın beyaz eşya üssü haline gelen Vestel'i anlatmak için Manisa'ya gelmişler. Başka gün muhteşem Yusufeli Barajı üzerinde drone uçuruyorlar. Bu kez de Türkiye'nin alternatif enerji hamlesinin simge yapılarından Kalyon Karapınar GES konu edildi ve belgeseli YouTube'da tam 5 milyon 200 bin kişi izledi. Dile kolay, Avrupa'nın en büyük, dünyanın sayılı güneş santrallerinden biri bizim ülkemizin toprakları üzerinde yükseldi ve tıpkı güneşin kendisi gibi doğup, geleceğimizi aydınlattı.
Belgeselde görüşlerine yer verilen Kalyon Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Kalyon Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Kalyoncu ve Kalyon Enerji CEO'su Murtaza Ata da, Kalyon Karapınar GES hakkında önemli bilgiler aktardı.
Haluk Kalyoncu, Türkiye'nin 2053 Karbon sıfır hedefine emin adımlarla ilerlediğini belirterek; Karapınar GES'in 2 bin 600 futbol sahası büyüklüğünde olduğunu ve toplam 3,5 milyon güneş panelinin tamamının dünyanın ilk ve tek tam entegre güneş paneli fabrikası olan Kalyon PV'de, yüzde 80'in üzerinde yerlilik oranıyla ürettiğini ifade etti. Kalyoncu ayrıca, Kalyon Karapınar GES'in yıllık 2 milyon kişinin evsel elektrik ihtiyacını karşıladığını da sözlerine ekledi.
Kalyon Enerji CEO'su Murtaza Ata ise, toplam 20 milyon metrekare alanda kurulan santralin, yıllık 2 milyon ton fosil yakıt ve karbon emisyonunu önlediği; aynı zamanda, Türkiye'nin kurulu güneş enerjisi payını tek başına yüzde 20 oranında artırdığı bilgisini de verdi.
Son sözüm belli: Helal olsun!..
Böyle başkanlara böyle lig
Yok, böyle olmayacak. Başkanın biri çıkar, saha ortasında hakem yumruklar. Başkası çıkar, keyfince takımı sahadan çeker.
Futbol bir oyundur ve her oyun gibi onun da kuralları vardır. O kuralları da hakemler uygular. Buna uymayan, uymak istemeyen en baştan kaybeder. Ayrıca kulüpler de başkanların tapulu malı değildir. Futbolcun gelmiş, önünde diz çökmüş, "Ne olur bırak da oynayalım başkan" diye yalvarıyor, sen oyuncuları misket sayarak, toplayıp gidiyorsun.
Türk Futbolu'nun tadını kaçıran iki olay, ikisinin de başında başkanlığı "ağalık" sanan tipler... Önce bu konuda bir "seçiciliğe" ihtiyaç var.
Bu arada İstanbulspor- Trabzonspor maçındaki o pozisyonda bana göre faul yoktu. Bu nedenle "mızıkçılığa" da gerek yoktu. Velev ki, hakem ve VAR hatalı karar vermiş olsun, her yanlışta takımlar sahadan çekilmeye kalkarsa, halimiz nice olur?
Unutmadan, son saniyeye kadar başkanlarına direnip sahada kalmak için mücadele veren o 7 İstanbulsporlu futbolcuya da selam olsun.
Gaf kürsüsü
Aksaray'da alkollü yakalanan sürücü Orhan Ç. kameramana seslendi: "Aman iyi çek de şöyle bir meşhur olalım."
Zap'tiye
Voleyboldaki Avrupa finallerini "anneannemizin ligine" çevirdik, finalde araya yabancı takım bile almıyoruz. Sahi, sıra ne zaman futbola gelecek?
Ne demiş?
Şarkıcı Zeynep Bastık, GQ dergisinin ödül gecesi öncesinde muhabirlere söyledikleriyle şaşırttı: "O kadar güzelim ki artık daha fazla soruya cevap veremeyeceğim."