Evet hayat pahalı, geçinmek zor, geleceğimize siyasi kavgalar ipotek koyuyor, ne yazık ki terör seviciliğinden bile medet uman siyasi aktörlere sahibiz. Ama bir an için şikayeti bırakıp, "dışarıdan" Türkiye'ye şöyle bir bakalım. Dr. Turan Güveli'nin paylaşımı, karamsar düşünceleri kafanızdan kovalayıp geleceğe daha umutla bakmanızı sağlayacak cinsten:
"Avrupalılar soğuktan kaçmak için, Ukraynalılar savaşmaktan kaçmak için, Ruslar seferberlikten kaçmak için, Pakistanlılar selden kaçmak için, Afganlar terörden kaçmak için, Afrikalılar açlıktan kaçmak için, Suriyeliler Esad'dan kaçmak için, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne göçüyor. Kurduğun sistem dünyada her dilden ve her dinden insana huzur ve güven veriyor! Net ve saygıyla anıyorum büyük komutan, devlet adamı, devrimci Gazi Mustafa Kemal Atatürk."
Katılmamak elde değil. Ama temeli sağlam atılmış bu Cumhuriyet'i içeriden, dışarıdan yıkmaya çalışanlara karşı yıllardır azimle direnip ona sahip çıkanları da unutmamak gerekir.
Tamam, kontrolsüz göç dalgaları zaman zaman toplumda rahatsızlık yaratabiliyor. Ama bir de bardağın dolu tarafını görelim. Türkiye, 1800'lü yılların Amerika'sı gibi rüyaların gerçeğe dönüştüğü bir fırsatlar ülkesi haline gelip, yedi düvelin ekmek, huzur ve güven bulduğu bir yer haline geldi.
Şikayetten fırsat bulduğumuz zamanlarda biraz da şükredelim diyorum.
Peçeteye yazılan ölüm
Peçeteye istek şarkısı yazıp, içine para koyarak ya da beraberinde içki ikram ederek garson aracılığıyla sahnedeki sanatçıya göndermek eski bir gece kulübü raconudur. Şarkıcılar da bu istekleri karşılamak için repertuvarlarını olabildiğince geniş tutarlar.
Müzisyen Onur Şener de bir istek şarkıyı seslendirdi. Ama biri kamuda müfettiş, diğerleri mühendis olan üç kişi onun "yorumunu" beğenmedi. Çıkışta üstüne çullandılar. Şişe kırıp, boğazını keserek onu vahşice katlettiler. Geride acılı bir eş, boynu bükük 5 yaşında bir kız çocuğu kaldı.
Şu hale bakar mısınız?.. Eskiden şarkıcılar gündemde kalmak için repertuvarlarını genişletirdi. Şimdi ise hayatta kalmak için...
Bu arada köşemizin değerli okurlarından, müzik organizatörü sevgili Kamil Çetin'in bir önerisini de seslendireyim: Bir hafta boyunca tüm konserler öncesinde Onur Şener için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulmasını, aralarında MÜYAP, MESAM, MSG, MÜYORBİR, POPSAV gibi sanat derneklerinin davaya müdahil olmasını önermiş. Bence son derece önemli bir tavsiye...
Diva tercüman mı kullansa?
Bülent Ersoy, Osmanlıca kelimeler kullanmayı çok sever. Muhtemelen, Türk Sanat Müziği söyleyen birine bu ağdalı konuşma biçiminin daha bir ağırlık kazandırdığına inanıyordur.
Ersoy'un konser iptaliyle ilgili yazılı açıklaması da adeta sağdan sola okunacak türdendi. Öyle ki, okuduğundan hiçbir şey anlamayanlar "Kuvayi Milliye'ye dilekçe yazmış galiba" türünden yorumlarda bulundular. Öyleyse sevgili Bülent Ersoy'a "anlayacağı dilden" bir küçük uyarıda bulunmakta fayda var:
"Pek kıymetli Hanımefendi, efkar-ı umumiyeyi malumat sahibi kılmak muradıyla deruhte ettiğiniz son neşriyatınızdan bir hayli mütehassis oldum. Lakin, Şehr-i İstanbul başta olmak üzere artık bu kadim lisanı vücudunda, hafzalasında veyahut ruhiyatında ikame eyleyen neredeyse hiçbir fani bulunmaz olmuştur. Naçizane tavsiyem, istikbaldeki belağat-ı beyanlarınıza sıhhat kazandırmak gayesiyle bir yeminli mütercim istihdam eylemenizdir. En derun muhabbetlerimle, fevkaladenin fevkindeki san'atınıza arz-ı tazim ve hürmetlerimle efendim..."
Gaf kürsüsü
Kazakistan'da boğazına cisim takılan kadını Heimlich Manevrası ile kurtarmaya çalışan kurye, olayı yanlış anlayan koca tarafından feci şekilde dövüldü.
Zap'tiye
ABD, düşmanlık beslediği ülkelere karşı eskiden terör örgütlerini kiralardı. Coni şimdi el yükseltti, devletleri kiralıyor. Yunan halkı bir an önce uyanıp, emlakçı camındaki kiralıklar listesinden ülkesinin adını indirmeli.
Ne demiş?
Hakan Ural sabah sabah önüne serilen birbirinden beter haberler karşısında daha fazla dayanamadı: "Güneş sisteminin dışında bir gezegene yerleşmek istiyorum."