Geçenlerde bu sütunlarda kaleme aldığım "Kadın kahramanlarımız için neden dizi yapılmaz?" başlıklı yazı büyük yankı uyandırdı. Okurlarımızdan bu görüşü destekleyen onlarca mesaj geldi. Yorum ve tespitleriyle yıllardır köşemize büyük katkı sağlayan değerli okurum Ramazan Budaklar da konuya farklı bir yönden yaklaşmış:
"Günümüzde 'kadın ve kahramanlık' denince medya ve sosyal medyada soyunan, dökünen, ülkesi aleyhine sözler eden, halkını ve değerlerini aşağılayan kadınlar öne çıkarılıyor! Çıplak bulabileceğimiz bir ünlü fotoğrafı altına 'Falancadan cesur çıkış', 'Filancadan kahramanca hareket', 'Cüretkar pozlar' yazılıyor, haber diye! Kadının biri teröristleri övüyor, diğeri dört harflilerin paçavralarını sallıyor! Kadına şiddet tavan yapmışken ahlak, ar, namus diyenin ağzı da balçıkla sıvanıyor! 'Kahraman Türk kadını' konulu film çekseniz; kadınların hepsinin başının örtülü, çarşaflı olması, toplumun bir kesimini de fena halde gerecektir. Onlar Milli Mücadele'nin çarşafa karşı yapıldığını düşünüyor, bildikleri 'Cumhuriyet Kadını' tipi Yunanlı çünkü! Başı açık, omzu kayık, kısa etekli, bir elinde barış güvercini, diğer elinde Zeus'un oklarını tutan bir kadın hayal ediyorlar herhalde!
AKILLARINA GELMİYOR
Açık-kapalı ayrımı ya da genelleme yaptığımız düşünülmesin. Empati yapmaya çalışıyoruz. Hepsine de saygı duyuyoruz tabii ki. Ama; eli nasırlı, gönlü yaralı, vatanı için eşini, evladını feda eden, çocuğunun battaniyesiyle mermileri örten, evladını kınalayıp dualarla cepheye gönderen, kağnısıyla cephane taşıyan, mermi dolduran, vatanı için savaşan analar akıllarına gelmiyor. Öyle bir resmi Abidin bile çizemez bunların kafalarında! 'Onbeşliler' deyince ne anlarlar? Şehit analarıyla empati kurabilir miyiz? Bu kahraman kadınların seçme ve seçilme hakkı yoktu o gün ama tercihlerini vatandan yana yaptılar. Günümüzün bu modern, Avrupai, cesur, kahraman kadınları acaba Cumhuriyet'i bize bahşeden gerçek Cumhuriyet kadınları ile tanışmaya hazır mı? Yoksa dudak büküp her zamanki gibi aşağılayacaklar mı? Gerçi Gazi Mustafa Kemal'in anası, bacısı, karısı hep kapalıydı, Halide Edip desen kara çarşaflıydı. Ama bugün yaşasalar onları da aşağılamaktan geri kalmazlardı...
Kadın kahramanlarımızın yerine aslında İngiliz hanedanının filmi çekilse, daha fazla gişe yapar, iyi reyting alır. Açık-kapalı demeden kadınları bir arada gördüğümüz en büyük eylem sanırım 15 Temmuz'da darbeye karşı duruşumuzdu. Bu duruşumuzu hep birlikte muhafaza etmeliyiz. Birlikteyiz, aynı gemideyiz, aynı limandayız!.."
ONLARI TANIMALIYIZ
Bekir Kurt adlı okurumuz da aynı konuda yazmış:
"Merhaba sevgili Yüksel Bey, dünkü yazınızı hem büyük bir gururla hem de büyük bir üzüntüyle okudum. İyi bir gazete okuyucusu olmama rağmen bilmediğim kadın kahramanlarımız varmış. Neden bilmiyoruz, neden hiçbir yerde okuyamıyoruz, neden televizyonlar, gazeteler bahsetmezler? İnanın bilhassa ABD başta olmak üzere yabancı kahramanların filmlerini ezbere biliyor, ezbere seyrediyoruz. Ne acı değil mi? Bu utanç bize yeter. Böyle büyük ülke olunmaz.
Ben bu kadın kahramanlarımızdan özür diliyorum. Allah onlardan razı olsun. Saygılarımla..."
Gaf kürsüsü
Okurumuz Umut Kiper, bu köşenin müdavimlerinin nasıl detaycı olduğunu kanıtlayan bir not iletmiş: Yasak Elma'da Handan'a Renault 11 marka bir araba veriliyor ve 1 adet anahtar teslim ediliyor. Ancak o aracın motoru çalıştıran ve kapı ve bagajı açan 2 adet anahtarı vardır.
Zap'tiye
Bu haftaki Zaptiye'miz de okurumuz Ramazan Budaklar'dan: İçimizdeki "Erdoğan gitsin"cilerin yaptıklarını görünce, 3. Dünya Savaşı'nı bile "Erdoğan gitsin" diye çıkarabileceklerini düşünür oldum... Biden, Macron, Miçotakis dışarıdan, altılı masa da içeriden zorluyorlar...
Ne demiş?
Vahşi bir şekilde öldürülen Azra'nın babası Mustafa Haytaoğlu'nun Neler Oluyor Hayatta programında söyledikleri yürekleri dağladı: "Ben artık üşümeye utanıyorum. Kızım mezarda üşürken gece üzerime yorganı çekemiyorum."