Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanan Ekrem İmamoğlu tutuklanarak cezaevine konuldu.
Gündelik siyasi tartışmalar içinde küçükmüş gibi görünen bazı iddialar henüz yeterince tartışılmadı. İçlerinden bir tanesi var ki milyarlarca lirayı geçen yolsuzluklar bile bu konu yanında hafif kalıyor.
Ekrem İmamoğlu'nun sağ kolu olarak bilinen ve aynı soruşturmada tutuklanan Murat Ongun'un, Serdal Taşkın ve bir reklamcıyla yaptığı ses kaydından bahsediyorum.
Hatırlarsınız Cambridge Analytica skandalı, tüm dünyada büyük yankı uyandırdıktan sonra kişisel verilerin korunması ve bu verilerin siyasal kampanyalar için kullanılmasının sınırlandırılması konuları geniş çapta tartışılmıştı. Ancak Murat Ongun'un ses kaydındaki detaylar, Cambridge Analytica skandalını bile gölgede bırakacak büyüklükte.
İstanbul'da toplu ulaşım kullanan milyonlarca insanın kartlarının kişiselleştirilmesiyle başlayan ve toplu taşımada bedava internet kullanımıyla devam eden bir veri avcılığı söz konusu.
Telefonunuzda nasıl vakit geçirdiğiniz, hangi sitelere girdiğiniz, hangi haber sitelerini ziyaret ettiğiniz, Ekrem İmamoğlu ile ilgili haberlere ne kadar ilgi gösterdiğiniz, İmamoğlu ile alakalı reklamları kaç saniye izlediğiniz ya da izlerken kafanızı çevirip çevirmediğiniz gibi tüm bilgilere erişen bir gruptan bahsediyoruz.
Dijital iletişim araçlarına bu denli nüfuz edebilen bir grubun, yalnızca ses kayıtlarında konuşulanlarla sınırlı kalmayacak yetkinliklere sahip olduğunu düşündüğümüzde, durumun vahameti daha da artıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu projeyi hayata geçirmek için Amerikan Ulusal Kalkınma Ajansı (USTDA) ile hibe anlaşmaları yaptı ve bunu internet sitesinde de duyurdu. Ses kaydının patlak vermesiyle bu büyük haberi sitesinden kaldıran İmamoğlu ekibi, bunun bir nevi itiraf olduğunu geç de olsa anlayıp haberi tekrar görünür kıldı.
Tam da Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki mesaisine ilk başladığı gün olan 18 Nisan 2019 tarihinde aldığı ilk kararın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tüm dijital verilerinin belediye bünyesindeki iki müfettiş ve belediye dışından görevlendirilecek üç uzman tarafından kopyalanması olduğunu hatırlatmak gerekir.
İstanbul Belediyesi'nin verilerinin güvenlik soruşturmasından geçmemiş uzmanlar tarafından kopyalanmasının, bir ulusal güvenlik sorunu olabileceğine dair değerlendirmeler yapılmıştı.
Karşımızda sadece 16 milyon İstanbullunun kaynaklarını sömüren ve bu yolla milyarlarca liralık servet edinen bir topluluk yok. Aynı zamanda İstanbul'un ve İstanbulluların tüm mahrem bilgilerini dijital ortamda yurtdışına aktaran ve yurtiçinde de kendi çıkarları için kullanan, şeytana pabucunu ters giydirecek bir grupla karşı karşıyayız.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Hilal Kaplan | 'İstanbul Analytica' skandalı
