Yıllarca gazetelerin, televizyonların spor servislerinde çalıştım. En zorlandığım, gazetelerin taşra baskıları için maç yazısını ya da yorumu daha 70'inci dakika oynanırken, bağlamaktı. Eğer maçın skorunda, gidişatında önemli bir değişiklik olmazsa 70. dakikada son noktası konulan bu yazılar, okura ulaşırdı. Eğer değişiklik varsa, yazıya ve manşetlere makyaj yapılırdı. Yıllar geçmesine rağmen bu "manevra kabiliyetini" bir türlü kazanamadım. Pazartesi sabahı gazete manşetlerine baktım: Milli Takım'a övgüler düzülüyordu. Peki ya, kaleci Petr Cech o topu elinden kaçırmasaydı, Nihat'ın son şutu direğin içine vurduktan sonra çizginin dışına düşüp, gol olmasaydı? İşte size 70. dakikada gazetelere geçildiğini tahmin ettiğim manşetlerden, yorumlardan bir derleme... İşte yazılamadan çöpe giden o kelimeler: "Çeyrek final için kesilen Çek, karşılıksız çıktı..." "Çek'in, gidin artık!.." "Fatih Terim, Mehmet Topal'ı erken oyundan çıkartıp, takımı topal bıraktı..." "Terim'in inadını kıramayınca, Çek'i kırdırdık!.." "Çeyrek final neyimize, hep birlikte evimize..." "Volkan-Terim el ele, rotamız yine hüzne..." "Babaların yüreği kan ağlıyor!.." "Ben ders almam, veririm demişti, ikmale kaldı!.." Fatih Terim bir kez daha elinde yağlı ilmekle kapıda bekleyenlerin altındaki tabureye tekme attı. 88. dakikada hevesi kursağında kalanlar, ağzına kadar buruşturulmuş kağıtla dolu çöp kutuları için öncelikle TEMA Vakfı'na özür borçlular!..