Kanal D'nin Annem dizisinde gördüklerim, Babalar Günü arifesinde yüreğimi acıttı. Derya'nın erkek arkadaşı ile babası tartıştılar. Delikanlı o kızgınlıkla telefona sarılıp, Derya'yı aradı. Hem telefon görüşmelerinde hem de daha sonra yüz yüze geldiklerinde öfkeli sevgili, olayı anlatırken Derya'nın babasından sürekli olarak "Senin o şerefsiz baban" diye söz etti. İşin daha da vahim tarafı; Derya ve amcasının kızı Gamze, delikanlının bu hakaretlerine ne karşı çıktılar ne de tepki gösterdiler. Oysa Derya'dan beklenen, "Sen kim oluyorsun da benim babama böyle hakaret ediyorsun. Yıkıl karşımdan" diyerek, sevgilisinden ayrılmasıydı. Hiçbir baba, evladı nezdinde "şerefsiz" olamaz. Zira babalık, başlı başına bir "şeref" vesilesidir. Hiçbir sevda, ne kadar körü körüne yaşansa da bir babanın "şerefine" karşılık gelemez. Bu sahneyi Kanal D ve Annem dizisinin hanesine "Gaf Kürsüsü'ne bile sığmayacak bir büyük hata" olarak yazıyorum. Bugün Babalar Günü... İzninizle, kilometrelerce uzaktaki sevgili babam için de birkaç kelime etmek istiyorum. Annem ve babam birkaç hafta önce İstanbul'a geldiklerinde, şöyle keyifli bir Boğaz turu atmıştık. Bebek'ten geçerken, annem, leb-i derya apartman dairelerinden birini gösterip, "Babanın hakimliği sırasında şu evi bir davada basit bir kalem oynatması karşılığı teklif etmişlerdi. Baban adamlar alehine takibat başlatmıştı" dedi... Annemin gözlerinde pişmanlık değil, müthiş bir gurur vardı. Babam, duymazdan geldi. Bugüne kadar bu konu evde hiç konu edilmemişti. 40 yıl sonra gelen bir itiraftı. Annem ve babam şimdi Küçükkuyu'daki iki göz odada, emekli maaşı ile geçiniyorlar. Şerefle ve huzurla... Bugün bu satırların sahibi "objektif" bir yazar olarak tanınıyorsa, neredeyse tüm yarışmalara "en hakkaniyetli jüri üyesi" olarak davet ediliyorsa, bu, hakim babasının genlerinden gelen bir miras olmalı. Allah herkese bu "şerefi" bahşetsin!..