Son haftalarda yerli dizilerde izlediğim en etkileyici oyunculuk, Show TV'deki Doktorlar dizisinde "Gestapo Fikret"ten geldi. Yeşim Ceren Bozoğlu'nun canlandırdığı Fikret, lâkabından da anlaşılacağı üzere genç doktor adayları üzerinde müthiş bir otorite kurmuştu. Ancak sert görünümünün altında kadife gibi bir yürek barındırıyordu. Gestapo Fikret yeni doğum yapmış olmasına rağmen, hayatını genç doktorların eğitimine ve hastaların hayatlarını kurtarmaya adamış bir idealistti. Ancak kocası bu durumdan rahatsızdı ve ailesine yeterli zaman ayırmadığı için Gestapo'nun üzerinde vicdani bir baskı kuruyordu. Durum böyleyken, son bölümde kocası Ali, minik bebekleri Hasan'la birlikte hastanenin acil servisinden içeri daldı. Bebek, evde açık unutulan kapıdan kütüphane odasına girmiş ve ağır tıp kitaplarını üzerine devirmişti. Karı-koca birbirlerini suçlarken, ilk tetkik sonuçları geldi. İşte "muazzam oyunculuk" da bu sahnede ortaya çıktı. Gestapo Fikret, röntgen ve MR görüntülerini incelerken bir yandan biricik bebeğinin ölümcül hastalıklarına "profesyonel" bir bakışla tanı koymaya çalışıyor, bir yandan da annelik dürtülerine engel olmak için mücadele veriyordu. Ayrıca "insani zaafını" genç doktorlardan gizlemek için de olağanüstü çaba harcıyordu. Yeşim Ceren Bozoğlu'nun o anki görüntüsü, yüzünün bir yanı gülümserken, diğer yanı hüzünle bakan ünlü Mona Lisa tablosunu andırıyordu. Bozoğlu'nun performansını ayakta alkışlarken, içimden "Allah hiç bir anneyi bu durumda bırakmasın" diye dua ettim.