Siz bu yazıyı okuduğunuzda, İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı'nın düzenlediği çeyrek asırlık yaşını kutlayan Uluslararası İzmir Festivali, muhteşem bir konserle açılmış olacak. İzmir'de 25 yıldır varlığını güçlendirerek sürdüren Uluslararası İzmir Festivali, güzel İzmir'in gözbebeği; artık evrensel değerlerle buluşmuş, dünyanın etkin festivalleri arasında gösterilen bir çizgiye geldi. Bu noktaya ulaşılmasında, en büyük pay festivali hayatının anlamı haline getiren, belki de bu festival ile kendi hayatının şiirini yazan İKSEV'in Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper'in. Biz İzmirliler, başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, festivalin tüm sponsorlarına, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na da, destekleri nedeniyle şükran borçluyuz.

Sevgili Sirel Ekşi ve tüm İKSEV yönetimi ve çalışanları da hem pozitif enerjileri hem de arı gibi çalışmalarıyla Uluslararası İzmir Festivali'nin, evrensel düzeyde bir başarıyla sürmesini, eksiksiz bir organizasyon yeteneği ile buluşturarak başarıyorlar.
Geçtiğimiz günlerde yılın sanatçısı seçilen, çok sayıda ödülün sahibi, müzik dünyasının büyük şeflerinden Esa-Pekka Salonen yönetimindeki, dünyanın en önemli orkestralarının başında gelen Philharmonia Orkestrası'nın konserinin muhteşem olacağı zaten tartışma götürmez. Dün bir grup meslektaşımızla birlikte, İKSEV Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper'in bulunduğu bir ortamda, ödüllü şef Esa-Pekka ile birlikteydik. Şef Esa-Pekka, muhteşem bir konser olacağının işaretini veriyor, İzmir'de bulunmaktan, Uluslararası İzmir Festivali'ne katılmaktan duyduğu heyecanı hissettiriyordu. Elbette bu duygusu bile İzmir Festivali'nin evrensel ölçekte de ne derece saygın bir noktada olduğunun göstergesi. Dün akşamki konserin solisti de, Türkiye'nin gurur duyduğu bir isimdi. Dünkü sohbet ortamında, sanat yaşamı boyunca büyük ödüllerin sahibi olmuş, "Donizetti 2011 Ödülleri Yılın Piyanisti" seçilen değerli Gülsin Onay da vardı. Türkiye'nin ve dünyanın sayılı büyük piyanistleri arasında olan Gülsin Onay'ın, bu başarıları daha da anlamlı kılan mütevazı görünümü, zarif duruşu, sanata ve sanatçıya duyulan saygıyı, insanda çoğaltan, ışıklı izler bırakıyordu. London Philharmonia Orkestrası'nın, aslında toplamda klasik müzik dünyasında kazanmadığı ödül yok gibi. Şefiyle, artık hepsi zirveye çıkmış orkestra üyeleriyle, onlarca ödülün sahibi dev sanatçımız Onay'ın buluşması da, güzellik tablosunu tamamlayan noktadaydı. Bir de üzerinde durulması gereken çok anlamlı bir açılım var.
İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı, biliyorsunuz bugüne dek dünyanın en iyi, en başarılı orkestralarını İzmir Festivali'nde ağırladı. İKSEV bunu yaparken son yıllarda, Türk bestecilerinin eserlerini bu dev orkestraların repertuarlarına aldırmak için çok çaba harcıyor. Örneğin Ahmed Adnan Saygun'un bir eseri Efes Antik Tiyatro'da çalındıktan sonra, Royal Philharmoni Saygun bestelerini yıllık programlarına aldı. Yıllar sonra büyük bir Türk bestecisi, dünya klasik müzik alanında popülerleşti, eserleri bazı önemli orkestraların programlarına girmeye başladı.
İKSEV şimdi de ilk kez dün akşam, dünyanın en iyilerinden Philharmonia Orkestrası'nı ve Şef Salonen'i Ulvi Cemal Erkin besteleriyle tanıştırmış oldu. Kim bilir, dün gece bir ilkin yaşanmasıyla, dünyanın en iyi orkestrasının Gülsin Onay'ın sihirli parmaklarının eşliğinde sunulan Ulvi Cemal Erkin'in "Piyano Konçertosu"; Adnan Saygun'dan sonra geç de olsa eski ve büyük bir besteciyi daha İKSEV'in çabasıyla evrensel platforma taşıyacak. 25. gümüş yılını kutlayan Uluslararası İzmir Festivali'ni, İKSEV ve yönetimini, emek ve katkı veren herkesi, tüm kuruluşları selamlıyorum. İyi ki Uluslararası İzmir Festivali'miz var. Festival programının değeri ve İKSEV'in müzesiyle ilgili izlenimler ise bir başka yazının konusu.