İstanbul'un fethinden sonra fethin sembolü Ayasofya camiye çevrildi ve 1453'ten 1934'e kadar Ayasofya'nın kiliseden camiye çevrilmesini Batılılar ve Ruslar asla unutmadılar. İstanbul'a gelen batılı seyyahlar eserlerinde muhakkak Ayasofya'nın kilise olduğu dönemleri anlatıp, diğer Osmanlı camilerini Ayasofya ile mukayese ettiler. Bu seyyahların çoğu Ayasofya'nın cami olmasını bir türlü kabullenemiyorlardı. Hülyalarını Ayasofya'nın tekrar kilise olacağı günler süslüyordu. Ayasofya'nın kiliseye çevrilmesi ile ilgili istekler 19. yüzyılda giderek daha da yüksek sesle ve farklı şekillerde dile getirilmeye başladı. Özellikle gayrimüslimlerin camileri gezmelerine dair izin çıktıktan sonra Osmanlı veya Yunanistan vatandaşı olan Ortodoks Rumlar, Ayasofya'ya yönelik eylemlere başladılar. Rumlar'ın Ayasofya'da uygunsuz hareketlerde bulunmaları Osmanlı yetkililerini ve özellikle devrin padişahı Sultan İkinci Abdülhamid'i harekete geçirdi. Camilerin nasıl gezileceğine dair bir talimatname hazırlanıp, durum kontrol altına alındı.