Almanlar'ın Yahudiler'e karşı yaptığı soykırım hemen hemen herkes tarafından bilinir. Ancak bu hadiseden yalaşık 40 yıl önce Namibya'da yaptıkları soykırım fazla bilinmez. Türkiye'de de bu konu üzerine nadiren kalem oynatanlar vardır. Bunlardan biri olan İlyas Doğan "Devletler Hukuku" isimli kitabında konuyu anlatmıştır. Janntje Böhlke-Iyzen ise 2004'te yayımlanan "Kolonialschuld und Entschadigung, Der Deustche Völkermord an den Herero" (Sömürge Suçu ve Tazminat, Almanların Hererolara Soykırımı (1904-1907) isimli eserinde Namibya meselesini teferruatlı olarak anlatır.
ALMANLAR'A İSYAN
19. yüzyılın ortalarından itibaren Alman misyonerler, Namibya'ya gelmişlerdi. 1880'lerden itibaren ise bölge Alman sömürgeciliğine açıldı. Ancak her geçen gün hadiseler yerlilerin aleyhine gelişiyordu. Bu yüzden bölgede huzursuzluk arttı. 1903'ten sonra Alman göçmenler arasında isyan çıkacağı beklentisi oluştu. 1904 Ocak'ından itibaren çatışmalar arttı. Herero kabilesi kendilerine yapılan saldırılara karşı Alman çiftliklerini bastı. Misyoner Eigar Ren, 10 Şubat 1904 tarihli raporunda şöyle yazmıştı: "Almanlar korkunç bir nefret ve intikam hırsıyla dolular. Hererolar'ın kanlarına susadılar. Bu bağlamda temizlemek, asmak, son sağ adama kadar alaşağı etmek, özür kabul etmemek vs. gibi şeyler dışında bir şey duyulmuyor". Alman yönetimi, Güneybatı Afrika'daki göçmenlerin ve Alman kamuoyunun baskısı üzerine bölgeye yeni askerler ve vali gönderdi. 11 Haziran 1904'te Doğu Afrika'da Wahehe İsyanı gibi birçok özgürlük hareketini bastıran General Lothar von Trotha yeni vali olmuştu.
ÇÖLDE SOYKIRIM
Trotha, gemideyken savaş durumunu ilan etti. Hererolar Alman birliklerine mağlup olup, kaçtı. Sıkıştırılarak ıssız ve susuz Namib (Omaheke) Çölü'ne itildiler. Almanlar, generalin ifadesiyle Hererolar'ı susuz kum diyarında ölmeleri için çöle sürmüşlerdi. Trotha, su kuyularını kapattırıp, kadın ve çocuk dahil bütün Herero kabilesine ateş açılması emrini vererek yerlileri çöle göndermişti. Çölün Alman silahlarının başlattığı soykırımı bitirmesi planlanmıştı. Hererolar'ın müzakere teşebbüsünde Almanlar kabile temsilcilerini öldürdü. Alman yönetimi Trotha'nın stratejisinden memnundu. Buna karşın eski vali Leutwein, Hererolarla müzakere etmek için ısrar etti. Eleştirilerini şansölyeye ilettiğinde, izne çıkarıldı. Kasım ayında Trotha'nın savaşı askerleri tifo ve sıtmaya yakalanınca durdu. Bunun üzerine Almanlar taktik değiştirdiler. Kayser, misyonerler vasıtasıyla kalan Hererolar'ın kamplarda toplanmasını emretti. Silahını veren Hererolar, G.H. (esir Herero) harfleriyle işaretlenip, zincire vuruldu.
KAMPLARDA ÖLÜM VE TECAVÜZ
Herero tehdidi bitince Trotha 19 Ocak 1905'te sivil idareyle değiştirildi. Yeni vali Friedrich von Lindequist, Hererolar'ı misyonerlerin yardımıyla çalıştırmak için harekete geçti. 1906'da esir sayısı 24 bine ulaşmıştı. Dikenli tellerle dış dünyadan izole edilen kamplarda, esirlerin büyük bir kısmı öldü. Kamplardaki Herero kadınları ve kızları, Alman askerlerinin tecavüzüne uğradı. Hayatta kalan esirler tren yolu inşasında kullanıldı. 1905 Nisan'ından itibaren de tüzel kişiler kamplardan iş gücü elde etti. Woermann Armatörlüğü gibi büyük şirketler için özel kamplar bile kurulmuştu. Ağustos 1906'dan itibaren göçmenler de Herero esirlerini özel hizmetlerinde kullandı. Almanlar'ın sömürgeleştirme faaliyeti sonucunda Namibya'da 100 bine yakın yerli öldürülmüştü. Herero ve Nama kabilelerinin halklarının nüfuslarının büyük bir bölümü yok edilmişti.