6'lı masadaki genel başkanlar, ortak cumhurbaşkanı adayını müzakereyi ileriye bırakırken CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aday olmadığını söyleyemeyeceği bir noktaya gelmek üzere. Yani Maltepe mitinginden de anlaşıldığı üzere CHP olarak kendisinden başka bir ismi öneremeyeceği çizgiyi aşma konumuna geldi. Bundan bir yıl önce Kılıçdaroğlu'nun başka bir isme yol vereceği argümanı öne çıkıyordu. Kılıçdaroğlu yeni bir taktikle "gönlümüzdeki aday" kampanyası ile kendi adaylığı ihtimalini güçlendirdi. Yine İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarının isimleri bir adım geriye çekilirken bugünlerde Kılıçdaroğlu'nun CHP ve İP tarafından 6'lı masaya dayatılabileceği çok sık telaffuz ediliyor. Yani "seçilebilecek aday" şerhi bir kenara koyuluyor. CHP destekçisi medyayla, Akşener'e 2018 seçimlerinde CHP'nin kiraladığı milletvekilleri hatırlatılarak "borç ödeme" gereği vurgulanıyor. SP, DEVA ve GP'ye ise "sizi muhalefet masasına dahil ederek meşrulaştırdığımız ile yetinin" mesajı veriliyor. Mitingde Kılıçdaroğlu'nun "Ben iktidar olduğumuzda asla değişmeyeceğim" sözü hem adaylığına hem de cumhurbaşkanlığı sistemine göre seçilse bile parlamenter sistemin cumhurbaşkanı gibi davranacağı beyanına işaret ediyor.
***
Bu beyan hem "pazarlıksız başbakan olma" iddiasındaki Akşener'e hem de asıl 2028 için hesap yapan Babacan'a bir teminat gibi anlaşılabilir. Muhalefet içerisinde 2023 seçimlerini alsak bile peşinden yeni bir hatta iki seçim gelebilir ve parti hesaplarımızı buna göre yapalım fikrinde olanlar da az değil. Bu anlamda Babacan'ı yakından izlemekte fayda var. Babacan'ın kendi logosuyla seçime girme kararından sonra ortak aday olmazsa partisinin adayının kendisi olduğunu açıklaması ve "Biz bir seçimlik kurmadık ki bu partiyi" vurgusu CHP'nin "Benim adayım ortak aday olacak" dayatmasına bir tepki midir bilinmez ancak bir pazarlık hamlesi ve 2023 seçimlerini aşan bir hesap olduğunda kuşku yok. Ekonominin durumunu bir avantaj olarak gören muhalefet partileri birinci turda kendi isimlerinin karşılığını görmek istiyor olabilir. Davutoğlu ise muhalefet tarafındaki "kolay zafer psikolojisine" vurgu yaparak masada daralan alanını genişletme derdinde. Muhalefetin aday borsasında netleşen husus CHP'nin kendi adayını 6'lı masaya dayatma noktasına vardığıdır. Yine muhalif isimlerin kendi başlattıkları Kılıçdaroğlu'nun "Alevi" olması tartışmasını hızla tükettikleri de gözlerden kaçmadı.***
CHP'nin söylemindeki yamalı bohça durumu ve tutarsızlıklar bir türlü giderilemiyor. Kılıçdaroğlu'nun iki dili var. Biri "Gezi direnişi" öyküsünden mülhem "kavga etmek". Diğeri muhafazakâr kesimlerden öğrenilen "helalleşme" söylemi. Bu ikisi taban tabana zıt söylem ve ruh halleri. Bir süredir özgüvenleri artan seküler kesimlerin "helalleşme" dilini tutmadığı ve Gezi öfkesi etrafında toparlanmak istediği malum. Nitekim Kılıçdaroğlu'nun, geçen cumartesi günkü Maltepe mitinginde CHP'nin geçmişteki hatalarından bahsetmesi bazılarının hoşuna gitmedi. Yıllardır iktidara gelmemiş partisini "helalleşme ve hatalar için af dileme pozisyonuna düşürmekle" eleştirildi. Halbuki CHP, tek parti dönemi icraatlarından gelen imajı ve uzun muhalefet yıllarında yaptıkları sebebiyle sağ seçmen tarafından tercih edilmiyor. Bunu Kılıçdaroğlu'nun sağdan gelen danışmanları iyi bilirken klasik CHP çizgisinden gelenler bir türlü hissedemiyor. Muhafazakâr seçmenin CHP'den duyduğu büyük şüphe geçici bir helalleşme söylemi ile aşılamaz.***
6'lı masada kim kimi meşrulaştırıyor meselesi oldukça tartışmalı. Üç küçük muhafazakâr partinin CHP ile bir arada durması, kararsız muhafazakâr seçmeni bu partilerden uzak tutuyor. CHP ile aynı safta ve söylemde olmak ise bu partilere diğer seçmen gruplarından çok az şey getiriyor. Ayrıca, CHP'lilerin tepkilerinden anlaşılan 6'lı masadakiler bir CHP'li adayı "ortak aday" olarak kabul etmek durumundalar. Bu ismin Kılıçdaroğlu olacağı konusu da netleşmek üzere. Peki Kılıçdaroğlu bu saatten sonra başka bir isim önerebilir mi? Kendi profilini öyle bir yere yerleştirdi ki, aday olmamasını açıklaması zorlaştı. CHP dışı bir adayı seçmenine kabul ettirmesi ise neredeyse imkânsız.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz