BERCAN TUTAR

Küresel fetret

Eski dünya kayboluyor. Yenisi ise hâlâ inşa aşamasında. Bu küresel fetret döneminde büyük güçlerin uzlaşısı biraz zaman alacak gibi görünüyor. Her ne kadar 'Yeni Yalta Düzeni' konusunda bazı provalar yapılsa da kozlar tam paylaşılmadan yeni bir sistemin ortaya çıkmayacağı anlaşıyor.
Çünkü küresel jeopolitik mimarinin de bir sistematiği var. Bazı şartların oluşması gerekiyor. Örneğin 1648'deki Westfalya Düzeni, Avrupa'yı kasıp kavuran Katolik ve Protestanlar arasındaki 30 yıllık mezhep savaşlarından sonra sağlanabildi.
Dünyevi iktidarın hegemonya aracı olarak teo-politika yani din ve mezhep manivelaları kullanıldı. 1618 ve 1648 yılları arasındaki Otuz Yıl Savaşları'nı sonlandıran Westfalya Barışı ile Hollanda ve İsviçre bağımsızlığını kazandı. Fransa daha da güçlendi. Almanya'da Katolikliğin tekeli kırıldı. Protestanlık ve Calvincilik Avrupa'da kabul görmeye başladı.
Westfalya'dan sonra teolojinin uluslararası ilişkilerdeki etkisi azaldı. Küresel ilişkiler sekülerleşti. 1648'den sonra uluslararası ilişkilerde egemen devletlerin eşitliği ilkesi sözde de olsa kabul edildi.

***

Bu sistem 166 yıl sonra Napolyon Savaşları ile yıkıldı. 1812'de Napolyon'un yenilgisinden iki yıl sonra 1814'te Viyana Kongresi toplandı. Avrupa'daki sınırlar ve güçler dengesi yeniden belirlendi.
1789 Fransız İhtilali ve Napolyon Savaşları ile bozulan Avrupa'nın siyasi haritası ve güçler dengesi tüm Avrupa devletlerinin katıldığı bu kongre kararlarıyla yeniden yapılandırıldı.
Bu sistem de ancak I. ve II. Dünya Savaşı'na kadar dayanabildi. 1945'te Yalta'da bir araya gelen İngiltere, Rusya ve ABD yeni küresel düzeni ilan etti. SSCB ve ABD'den oluşan iki kutup dünyayı kendi arasında paylaştı. Soğuk Savaş'ın 1991'de SSCB'nin yıkılmasıyla sonuçlanması üzerine bu kez ABD liderliğinde tek kutuplu dünya düzenine geçildi.
ABD'nin yegâne süper güç olduğu sistem 2008 Gürcistan Savaşı ile sona erdi. O tarihten beri çok kutuplu bir dünyanın egzersizlerine şahit oluyoruz.
Şu sıralar dünya yeniden esvap değiştiriyor. Zira ABD'nin terörle mücadele ve Ukrayna'da Rusya'ya karşı yürüttüğü vekâlet savaşları istenen sonucu vermedi. Bu nedenle ABD, Çin'i hedefe koyan küresel ekonomik savaşın fitilini ateşledi.

***

ABD Başkanı Donald Trump, dünyadaki çoğu ülkeyi etkileyen yüzde 10 ila yüzde 49 arasında değişen yeni kapsamlı tarife dalgasının açılışını 2 Nisan'da 'Kurtuluş Günü' sloganı ile yaptı. Buradaki hedefin sadece para olmadığı kesin.
Çünkü tarifeler paradan çok daha fazlasına işaret eder. Haliyle her savaş belli bir inançla yapılır. Ve paradoksal görünse de her savaş bazı inançları yok eder.
Nitekim Otuz Yıl Savaşları dine olan inancı sarstı. Napolyon Savaşları vatana olan inancı yıkıma uğrattı. Birinci ve ikinci dünya savaşları ise Batılı insanın ideolojilere olan bağlılığını yok etti.
Soğuk Savaş sonrası neo-liberal sabiteler üzerine kurulan dünya kuşku yok ki ideolojilere olan güvensizliği daha da pekiştirdi.
Dolayısıyla küresel fetret penceresinden görünen yenidünya düzeni en büyük darbeyi yine Batı'ya indirecek.
Zira şu an tarifelerle başlayan ekonomik savaş en çok saç ayaklarını neoliberalizm, küreselleşme ve demokrasinin oluşturduğu reel-kapitalizme dayalı piyasa uygarlığını sarsacaktır. Gidişat da zaten bunu gösteriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.