'Büyük ikramiye sana çıktı diyelim, ne yaparsın?' sorusuna verilen cevaplar içindeki favori üçlü pek değişmez: Ev, araba, dünya turu! Ama seyahat alışkanlıkları hızla değişiyor. Dünya turu, eskiden varlıklı insanların unu eleyip eleği astıktan sonraki emeklilik hayaliyken, şimdi o kadar da çok para gerektirmediği anlaşılan bir gençlik aktivitesi. Bir arkadaşımın 30'larının ortasındaki kardeşi bütün kıtalara ayak basıp hepsinde de çalıştı mesela ve sayısız hikâye biriktirerek döndü memlekete. Geçen yıl evlenen 30'larının başındaki iki ahbabımız, "Ya şimdi ya hiç" deyip işlerinden ayrılıp dünya turuna çıktılar, hem de çok mütevazı bir bütçeyle. Geçenlerde 85 ülke dolaştığını, 14 ülkede de yaşadığını söyleyen bir gezginin anılarına göz gezdirdim. Hepsini alt alta koyup topladığımda, şöyle bir özet çıktı ortaya. Gezginlere tüyo mü diyelim, tavsiye mi, kulağa küpe mi... Velhasıl bunları göz ardı etmemek gerek:
1. OKUMAKLA KIYASLAMAYIN: Seyahat, her türlü okuldan, resmi eğitimden daha öğretici. Teoride havada kalan bir sürü şeyi pratik yaparak çözüyor insan seyahatte. Kafa göz yara yara icabında ama neler neler öğreniyor sonunda. Okumayın, denemez. Ama gezin, denir çok kesin bir dille.
2. O DA İNSAN, UNUTMAYIN: Dini, ırkı, kültürü, kostümü, her şeyi sizden farklı dursa ve dünyanın ta öbür ucunda yaşasa da, hayalleri (Sevdiğine kavuşmak), hedefleri (Daha iyi koşullarda yaşamak), korkuları (Sevdiklerini kaybetmek) vs sizinkilerden çok da farklı değil. O da bir insan evladı işte. Böyle düşününce tuhaf bir rahatlama oluyor. Yakınlaşma ve yabaniliği üstünden atma hali.
3. GÜLÜMSEYİN: Bazen sular seller gibi İngilizce bilmek hiçbir işe yaramaz. Brezilya'da ağlama noktasına gelip de su alamayabilirsiniz. Ya da Uzakdoğu'da taksi şoförüyle öldür Allah anlaşamayabilirsiniz. Hiç yabancı dil bilmeden her işini halleden insanlar da var ama. Bizim milletin pek mahir olduğu bir şey bu vücut diliyle anlaşmak. Bir de her kapıyı açan anahtar: Gülümsemek... Sık sık gülümseyin. Hakikaten fark ediyor. Garip bir şekilde her şey rast gidiyor.
4. EVHAMLARLA VEDALAŞIN: İşler ters gidebilir, paranız bitebilir, beklemediğiniz aksilikler çıkabilir. Korkabilirsiniz, çekinebilirsiniz bir dolu şeyi yapmaya. Evhamlarınızı rafa kaldırın ve girişin. Korkunun ecele faydası yok.
5. TOPLU TURLARI BOŞVERİN: Tembel işi onlar. Oradan oraya sürüklüyorlar. Kendi programınızı yapın. Yalnız kalmaktan korkmayın. Özgür olun.
6. BLOGGER'LARA KULAK VERİN: Rehber kitaplar ne kadar faydalı? Sayılı günü orada geçirmiş bir muhabirin seçkisi yeter mi? Bir İstanbul rehberi yazmak için 20 gün İstanbul'da dolaşmak kâfi mi, öyle düşünün. Oralı blogger'lara göz atın. Sosyal medyada insanlara danışın.
7. ÖNYARGILARI EVDE BIRAKIN: Herkesin kendine göre doğruları, yanlışları, olurları, olmazları var. Her ülkenin/şehrin, kültürün... Eldekileri rafa kaldırırsanız kaynaşmanız daha kolay olur. Kafanızı değişik fikirlere, yaklaşımlara, adetlere, huylara açık tutun.
8. İYİ KONTROL EDİN: Uçuş saatleri, otel rezervasyonları, biletler... Gözünüzü dört açın ve yazanları iyi okuyun. Saçma dikkatsizliklerin başınıza iş açmasını istemezsiniz.
9. EŞYALARINIZA SAHİP ÇIKIN: İnsan tekrar gelmek istediği yerde bir eşyasını unutur çoğunlukla. Ama Güney Afrika'daki otel odasının gardırobunda iki elbise unutmak, biraz masraflı ve tercih edilmeyen bir psikolojik mesaj verme yolu galiba. Bir yerden bir yere gitmek için toplanırken, otel odasını boşaltırken... Etrafı iki kere kontrol edin.
10.ZENGİN OLMAYI BEKLEMEYİN: Business uçmak istiyorsanız, havalı otel saplantınız varsa, restoranların Michelin'sizi kesmiyorsa, çılgınca alışveriş yapmanız şartsa, diyecek tek şey: Geçmiş olsun. Ama derdiniz gezmek, görmek, keşfetmek, hikâye ve fotoğraf biriktirmekse, öyle limitsiz bütçelere lüzum yok. Mütevazı meblağlara da kalkabilirsiniz pek çok ilginç seyahatin altından. Ertelemeyin. Mümkün olan en genç yaşta hazmedin dünyayı.
11.BAZEN DE O KADAR RAHAT ETMEYİVERİN: Otele yatmadan yatmaya gireceksiniz. En damak şenlendiren lezzetler bazen üç kuruşluk sokak yemekleri. Hatıra üç beş magnet neyinize yetmiyor... Seyahatte lüksün hiçbir manası yok. Yatak gıcırdıyor mu? Huysuz ihtiyarlar yataklarını yadırgar, çaktırmayın. Banyo küçük mü? Hamama gidersiniz yurda dönüşte, olur biter.
12.YANINIZA FAZLA EŞYA ALMAYIN: Hafif olmanın türlü avantajı var. Kolay hareket edersiniz, fazla yük taşımazsınız, odada çok yer kaplamazsınız, aradığınızı kolay bulursunuz, neyle ne giyeceğinize dair kafanız karışmaz. Hafif olan pişman olmaz!
13.ALIŞVERİŞLE UĞRAŞMAYIN: Artık her şey her yerde var. Alışverişle boşuna vakit kaybetmeyin. Ufak tefek lokal anılar alabilirsiniz ama tecrübe toplamak, çöp hediyelik biriktirmekten daima daha iyidir.
14.ESNEK OLUN: Programı değiştirmekten, ters yüz etmekten çekinmeyin. Hava durumuna göre, bir önceki günün performansına göre, keyfinize göre... Sizin seyahatiniz, sizin kararınız. Kimsenin askeri değilsiniz. Esneyin.
15.ÖĞRENMEKTEN BIKMAYIN: Yaş aldıkça o kadar kolay değil, doğru. Ama duran geriler, unutmayın. Seyahate düşkün, dünyayı dolaşmaya hevesli tiplerin ortak özelliği biraz da bu galiba: Keşfetmekten, tecrübe etmekten, öğrenmekten hiç yorulmamaları. Üşenmeyin, sıkılmayın. Zihninizi dünyaya açın.