SALİH TUNA

İmamoğlu’nu kim yaktı?

İBB Başkanı'nın suç örgütü liderliği yaparak para aklamak, dolandırıcılık ve ihaleye fesat karıştırmak gibi eylemlere karıştığı, ayrıca "kent uzlaşısı" dolayımında terör örgütüne yardım ettiği iddiasıyla dün gözaltına alınması üzerine koro halinde şunu söylediler:
"İmamoğlu'ndan çok korktukları için önünü kesmek istiyorlar..."
İçlerinde yarım ağızla da olsa "Türk adaletine güvenelim, soruşturmaların sonucunu bekleyelim..." diyen çıkmadı.
İşin garibi, soruşturmaya konu olan tüm iddialar kanıtlansa da mahut koroda herhangi bir değişiklik olmazdı.
Zira, yargıyı iplemiyorlar. Daha doğrusu paşa gönüllerine göre hareket etmeyen yargıdan nefret ediyorlar.
İmamoğlu'nu da işte bu havalar mahvetti.
"Erdoğan ve AK Parti düşmanlığına tekabül eden konumumu koruduğum sürece CHP seçmeni gözünde karada havada denizde bana ölüm yok" özgüveniyle öyle dolmuştu ki, ne yaparsa yapsın, hangi ihaleye fesat karıştırırsa karıştırsın herhangi bir soruşturmaya konu olacağını aklının ucundan bile geçirmedi. Öyle fütursuz bir özgüvene düçar oldu ki devletin valisinden yargısına kadar önüne çıkana hakaret etti.
Aynı kibir nedeniyle normalde sıkışması, ne bileyim, utanması gereken her soruya da dalga geçercesine cevap verdi.
Mesela, FETÖ'nün belediyeler imamı Erkan Karaarslan ile neden iş tuttun veya FETÖ'nün yayın organı Samanyolu'nda neden futbol yorumculuğu yaptın sorularına şu cevabı verdi: "Benim FETÖ'yle ne işim olur!.."
PKK'lıları belediyede istihdam etmesi üzerine sorulan sorulara da aynı kıvamda cevap vermişti.
"PKK'nın şehit ettiği Eren Bülbül'ün kabrini ziyaret ettiğinde, Eren Bülbül'ün annesi sırf seni görmemek için neden yaylaya çıktı?" sorusunu yöneltseniz kuvvetle muhtemel aynı cevap kalıbıyla karşılaşacaktınız: "Benim PKK'yla ne işim olur!.."
Bugün biri kalkıp ona "Türkiye henüz eşcinsel evliliğe hazır değil" sözünü hatırlatsın, "Benim ip(..)lerle ne işim olur!" der.
Diploma usulsüzlüğünü soran gazeteciye verdiği cevaba bakar mısınız: "Dikkat et senin de diplomanı alırlar..."
Hülasa, İmamoğlu'nu CHP'lilerin ihbarları yakmadı, bizzat kendi kibri yaktı.
Fakat hakkını da teslim edelim; ANAP'tan CHP'ye geçti ama CHP'deki siyasi şizofreniyi anında çözerek kırk yıllık CHP'lilerin önüne geçmeyi bildi. MHP'den CHP'ye geçen Mansur Yavaş misali "iğreti gelin" gibi durmadı.
İddia ediyorum, daha dün CHP'ye geçen Cemal Enginyurt Tanrı Dağları'na çıkıp bir kez daha ulusun, o havayla Ankara'ya dönüp "CHP'nin başkan adayıyım" demezse ben bir şey bilmiyorum.
Mansur Yavaş öyle mi ya, CHP'ye iki kez Ankara'yı kazandırdığı hâlde nasıl hâlâ ezik, nasıl hâlâ maraba!
Madem diploma yolsuzluğunda bile Ekrem Bey'in yanında olduğunu söylüyor, Kızılay Meydanı'nda kendi diplomasını yaksın da görelim, "Ya hep beraber ya hiçbirimiz!" muhabbetinde ne kadar samimi!
Demem o ki, Mansur Bey beyhude tiyatro yapmasın. İmamoğlu bu saatten sonra ona o ekmeği yedirmez, Dilek Hanım'ı aday yapar, yine de yedirmez.
O değil de, "İmamoğlu'ndan çok korktukları için önünü kesmek istiyorlar" argümanlarının da bir fiskelik canı var:
İmamoğlu'ndan daha çok oy yüzdesine ulaşan Mansur Yavaş'ın neden önünü kesmiyorlar?

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Salih Tuna | İmamoğlu'nu kim yaktı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.