Beka kaygısı giderek artan ABD'nin son sekiz yıldır izlediği 'grand strateji'nin temeli Çin'i kuşatmaya ve durdurmaya dayanıyor. Bu amaçla Barack Obama'nın 2012'de başlattığı 'Pivot to Asia (Asya'da oyun kurma) siyaseti önceliğini hâlâ koruyor. Donald Trump da aynı stratejiyi farklı araçlarla devam ettirdi. Joe Biden'ın da sıra Çin dosyasına gelince rakibi Trump'ın politikalarına sahip çıkması dikkat çekiyor.
Keza ABD Kongresi'nde birbirlerinin kuyusunu kazan ve her alanda biri diğerine muhalefet eden Demokrat ve Cumhuriyetçi vekiller ile senatörlerin üzerinde fikir birliği ettiği tek konunun da Çin'e yönelik faaliyetler olduğunu unutmayalım.
Çin'i hedef tahtasına oturtan bütün beşinci kol faaliyetlerine dair yasalar, Obama döneminde olduğu gibi Trump döneminde de iki partinin oybirliğiyle Kongre'den çok rahat geçti.
İçeride sorun yok. Çin meselesi dışarıda çetrefilleşiyor. Bu nedenle Amerikan başkanları en büyük sıkıntıyı hep Asya-Pasifik, Orta Asya, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerini Çin'e karşı örgütlemede yaşadı. Bu çerçevede ABD, Hint-Pasifik eksenindeki Vietnam, Malezya, Endonezya, Filipinler, Japonya, Güney Kore ve Hindistan gibi aktörler dışında Rusya, İran ve Türkiye başta olmak üzere Çin'in hinterlandındaki Orta, Güney ve Batı Asya ülkelerini de yanına çekmek için yoğun bir mücadele veriyor.
Aslında Çin'i kuşatmak çok kolay. Zira bu ülkenin dünyaya açılan sadece iki kapısı var. İlki Sarı ve Güney Çin Denizleri... İkincisi de Orta Asya'ya açılan Batı'daki Doğu Türkistan..
Denizden Pasifik'e ve oradan dünyaya ulaşmak isteyen Çin'in önünde Güney Kore, Japonya, Tayvan, Filipinler, Malezya, Endonezya, Vietnam gibi ABD müttefiki 'engeller' var. Pekin, bu ülkelerin çevrelediği sulardan geçip Hint ve Pasifik Okyanusu'na çıkmada büyük sorunlar yaşıyor.
***
Bu nedenle Çin yönetimi Myanmar, Afganistan ve Pakistan üzerinden Hint Okyanusu'na ulaşacak limanlar, petrol ve doğalgaz boru hatları inşa edip alternatif yollar arıyor.