Joe Biden yönetimi içeride ve dışarıda yeni bir Amerikan rüzgârı estirmeye çalışıyor. Fakat görünen köy kılavuz istemez. Yeni yönetimdeki bazı liberal şahinler dışında kimse gelecekten umutlu değil. Zira dışarıda ABD'yi coşkuyla karşılayacak bir dünya yok. Uluslararası toplumun gündemi ABD'nin ajandasından çok farklı. İşin gerçeği en yakın müttefikleri tarafından bile yalnız bırakılan bir ABD var karşımızda. Artık Avrupalılar ABD'ye şart koşuyor. Başına buyruk bir siyaset yerine ABD'yi ortak bir strateji izlemeye çağırıyorlar.
Hatta Yunanistan, Fransa, İsrail ve Suudiler gibi ABD'nin son dönemdeki en sadık uyduları dahi farklı bir strateji ile hareket ediyor. ABD'ye teslimiyete karşı çıkıyorlar. Bu bağlamda ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Türkiye'den 'sözde müttefik' diye yakınması aslında kendi ülkesinin 'sözde süper güç' konumunu itiraf anlamına geliyor.
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
ABD'nin yalnızlığı ve azabı Davos'ta bir kez daha görüldü. Önceki gün başlayan Davos Forumu'nda konuşan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, yeni bir soğuk savaş istemedikleri konusunda ABD'yi uyardı.
***
Şi'nin ABD'ye meydan okumasının birçok nedeni var. Pandemi döneminde Çin yüzde 2.3 oranında büyürken ABD'nin ekonomisi yüzde 3.6; AB ise yüzde 7.4 oranında daraldı. Küresel ekonomide de yüzde 4.3 küçülme yaşandı. Ve en ilginci de 2020'de Çin ilk kez AB ile ticaret hacminde ABD'yi geride bıraktı. Ayrıca Biden seçildikten 12 gün sonra Çin, 15 Kasım 2020'de 15 Asya- Pasifik ülkesi ile dünyanın en büyük ticaret blokunu oluşturan Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nı (RCEP) imzaladı. Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore'nin de yer aldığı anlaşma dünya nüfusu ve ekonomisinin yüzde 30'unu oluşturuyor.