Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Biden’ın ABD’si mi Şi’nin dünyası mı?

Joe Biden yönetimi içeride ve dışarıda yeni bir Amerikan rüzgârı estirmeye çalışıyor. Fakat görünen köy kılavuz istemez. Yeni yönetimdeki bazı liberal şahinler dışında kimse gelecekten umutlu değil. Zira dışarıda ABD'yi coşkuyla karşılayacak bir dünya yok. Uluslararası toplumun gündemi ABD'nin ajandasından çok farklı. İşin gerçeği en yakın müttefikleri tarafından bile yalnız bırakılan bir ABD var karşımızda. Artık Avrupalılar ABD'ye şart koşuyor. Başına buyruk bir siyaset yerine ABD'yi ortak bir strateji izlemeye çağırıyorlar.
Hatta Yunanistan, Fransa, İsrail ve Suudiler gibi ABD'nin son dönemdeki en sadık uyduları dahi farklı bir strateji ile hareket ediyor. ABD'ye teslimiyete karşı çıkıyorlar. Bu bağlamda ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Türkiye'den 'sözde müttefik' diye yakınması aslında kendi ülkesinin 'sözde süper güç' konumunu itiraf anlamına geliyor.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

ABD'nin yalnızlığı ve azabı Davos'ta bir kez daha görüldü. Önceki gün başlayan Davos Forumu'nda konuşan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, yeni bir soğuk savaş istemedikleri konusunda ABD'yi uyardı.
Şi, Biden'ın adını anmadan, ABD'yi köhne Soğuk Savaş zihniyeti ile ideolojik önyargıları terk edip ticari kısıtlamaları kaldırmaya çağırdı.
ABD'nin 'üstünlük taslama' stratejisini eleştiren Çin lideri, "Her ülke kendi tarihi, kültürü, toplumsal sistemiyle biriciktir ve hiçbiri diğerinden üstün değildir" diyerek ABD'ye insanlık ve tarih dersi de verdi. Kampanyası sırasında Şi'yi 'haydut' diye eleştiren Biden daha sonra geri adam atarak Çin'e karşı ticaret savaşı yerine ticari rekabet stratejisi izleyeceğini söylemişti.
Şi'nin üst perdeden konuşması boşuna değil. Davos'tan önce Çin Komünist Partisi'nin Siyaset Okulu'ndaki öğrencilere hitap eden Şi, "Dünya bir yüzyılda görülmeyen derin değişimlere maruz kalıyor. Ancak zaman ve şartlar lehimize. İşte kararlılık ve güvenimizin geldiği yer de burası" demişti.

***

Şi'nin ABD'ye meydan okumasının birçok nedeni var. Pandemi döneminde Çin yüzde 2.3 oranında büyürken ABD'nin ekonomisi yüzde 3.6; AB ise yüzde 7.4 oranında daraldı. Küresel ekonomide de yüzde 4.3 küçülme yaşandı. Ve en ilginci de 2020'de Çin ilk kez AB ile ticaret hacminde ABD'yi geride bıraktı. Ayrıca Biden seçildikten 12 gün sonra Çin, 15 Kasım 2020'de 15 Asya- Pasifik ülkesi ile dünyanın en büyük ticaret blokunu oluşturan Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nı (RCEP) imzaladı. Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore'nin de yer aldığı anlaşma dünya nüfusu ve ekonomisinin yüzde 30'unu oluşturuyor.
Biden'ın yemin töreninden önce de 30 Aralık 2020'de AB ülkeleri ile Çin yatırım anlaşması imzaladı. Çin'in yeni hedefi ise Trans-Pasifik İşbirliği'ne (CPTPP) katılarak Kanada'yla ticaretini maksimum düzeye çıkarmak.
Anlaşmalar, ittifaklar ve rakamlardan oluşan bu tablo her şeyi özetliyor. ABD'nin en yakın müttefiki Avrupalı ülkeler ile İngiltere, İsrail ve Suudiler gibi özel ilişkilere sahip ortakları bile rotalarını "Biden'ın Amerikası" yerine "Şi'nin yeni dünyası"na çevirmiş durumda. Netice itibarıyla 'sözde süper güç' ABD'nin önünde iki seçenek var. Ya bu yeni dünyaya ayak uyduracak. Ya da bu yeni dünya tarafından dışlanan marjinal ve yalnız bir aktöre dönüşecek. Gelişmeler ikinci seçeneğin daha ağır basacağını gösteriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA