Joe Biden'ın ABD Başkanı seçilmesi Atlantik'e ve dünyaya yeni bir hareketlilik getirdi. Fakat Biden ve ekibinin bu kez işleri zor görünüyor. Zira dünya eski dünya değil. Artık jeo-kültürel egemenliği sarsılan ABD'nin dünyayı ideolojik, askeri, siyasi veya ekonomik doktrinlerle 'ikna etme' dönemi geride kaldı. Amerikan rüyası her anlamda kabusa dönüşüyor. Hem Amerikalılar hem de dünya için yeni realite artık yeni kâbus senaryoları.
Amerikan hegemonyasının Soğuk Savaş sonrası 1990'lardaki en büyük ideolojik argümanı 'küreselleşme' idi. 'Tarihin Sonu' ilan edilmiş ve neoliberal düşüncenin dünyada rakipsiz kaldığı propagandası yapılmıştı. Ne var ki bu anlayış tutmayınca bu kez 2000'lerde 'Medeniyetler Çatışması' tezi devreye sokuldu. Bunun pratiği ise 'terör ile savaş' stratejisiydi. Ve 'Imperium Americana' projesini hayata geçirmek için işgallerin kapısı aralandı.
Bu stratejinin de sonuç vermediği görüldü. Çin, Rusya ve Türkiye'den oluşan direniş ekseni buna set çekti. DEAŞ projesi ile son bir hamle yapan ABD yine hüsrana uğradı. İşte Donald Trump, Yeni Roma olmaya kalkan baba ve oğul Bushlar ile Clinton ve Obamaların yol açtığı siyasi hezimet atmosferinin ürünüdür. Küreselcilerin maruz kaldığı yenilginin sembolüdür. Bu yüzden nefretleri bitmiyor. Öldürdükleri Trump'ın kadavrasını bile hâlâ bıçaklamakla meşguller. Bu bağlamda Trump'tan daha fazla Türk, Rus ve Çinli liderlerden nefret ettiklerini unutmayalım.
***
Ülke içinde kutuplaşmanın had safhaya çıktığı bir aşamada ABD emperyalizmi Biden yönetimi ile dünyaya yeniden yelken açtı. Sloganları ise 'Amerika geri döndü!' Ancak bu Amerika öyle zannedildiği gibi askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel gücüyle dönmüyor.