Batı medyasının "Doğu Akdeniz'in jet ski'li Don Kişot'u" sıfatını verdiği Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a son günlerdeki sonuçsuz kalan Türkiye karşıtı çırpınışlarından sonra yeni bir sıfat daha verildi... 'Çakma Napolyon.'
39 yaşında cumhurbaşkanı olan Macron, aslında siyasete atıldığından beri şamar oğlanı muamelesi görüyor. Bunun temel nedeni de küreselcilerin projesi olması. Serbest piyasa sosyalisti Macron için kullanılan bazı sıfatlar şöyle... "Hiç bir yerden gelen adam, Soros'un altın çocuğu, liberallerin taşeronu ve Rothschild beslemesi..."
2019'da "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" diyerek Suriye politikamızı eleştiren Macron'a Sayın Erdoğan "Önce sen kendi beyin ölümünü kontrol ettir" uyarısında bulunmuştu. Boyundan büyük işlere kalkışan Macron son olarak ABD Başkanı Donald Trump'dan 'aptal' damgası yemişti.
Spectator yazarı Patrick Marnham ise daha 4 Şubat 2015'te küreselcilerin altın çocuğu Macron için 'hiçbir yerden gelen adam' ifadesini kullanmıştı. Haklı çıktı. Sahneye çıkarılır çıkarılmaz Macron konusunda Fransa'yı ve dünyayı uyaran Marnham'ın, "Bu adam, 1981'den beri Fransız siyasetinde lokomotif görevi gören Sosyalist Parti'yi çökertecek" tespiti de doğru çıktı.
***
Zira çoğu analiste göre felsefe okuyup bankacılık yaparak zengin olan ve şimdi de
Napolyonculuk oynayan Macron çok yakından incelenmesi gereken
küresel bir vak'a... Felsefe bitirdikten sonra 2000'lerin başında hermenötik çalışan
felsefeci Paul Ricoeur'un (1913-2005) iki yıl asistanlığını yaptı.
Sonra felsefeyi bırakıp Fransız yönetici elitlerin eğitildiği ENA akademisine yazıldı. Mezuniyetin ardından 2004'de
ekonomi bakanlığında müfettiş olarak göreve başlayan Macron,
2008'de ise Rothschild'in bankasında çalışmaya başladı.
Burada servet yaptı. Rothschild'deyken 2010'da François Hollande'ın yanına monte edildi. 2012'de Rothschild'den ayrılıp cumhurbaşkanı seçilen Hollande'ın genel sekreter yardımcısı,
2014'te de ekonomi bakanı oldu. Bakan olunca
Le Monde, aynı zamanda iyi bir piyanist olan Macron için "Elysee'de bir Mozart" manşetini atmıştı. Ne var ki çalışma saatlerini artırıp ücretleri kısınca sosyalist partinin ve
Fransa'nın en nefret edilen kişisi 'bete noire' haline geldi.
Buna rağmen Ağustos 2016'da
'En Marche!' hareketini kurdu. Küreselci çevrelerin tam desteğini alan Macron, "
Fransa'yı 21'inci yüzyıla taşıyacak adam" diye lanse ediliyordu.
***
27 Şubat 2017'de
Oscar alan Hollywood filmi
La La Land (Aşıklar şehri) ile aynı günlere rastlayan Macron manifestosu sosyalist çevrelerde, '
Bla-Bla Land' diye alaya alınmıştı.
Fakat doktor bir anne ile akademisyen bir babanın çocuğu olan
1977 doğumlu Macron, sürpriz yaparak
7 Mayıs 2017 seçimlerinde Fransa tarihinin en genç cumhurbaşkanı seçildi. Müthiş bir başarı hikâyesi.
Rothschild'in sihirli eli meğer nelere kadirmiş!
Yakın bir arkadaşı,
"O kedi gibidir. Hep dört ayağı üzerine düşer" diyor. Ama bu kez
çetin cevize çattı. İşi çok zor.
Nitekim küreselcilerin işaretiyle Sayın Erdoğan'ı hedef seçmeye başlar başlamaz bütün o masalsı kariyeri ters yüz olmaya başladı.
Ancak Barack Obama ve Joe Biden'ların başaramadığı
"Erdoğansız Türkiye projesini" gerçekleştirmeye soyunan Macron da kısa sürede boyunun ölçüsünü aldı.
Suriye ve Libya'dan sonra
Doğu Akdeniz'de de Erdoğan karşısında büyük bir bozgun yaşayan çakma Napolyon'u
Avrupa ve ABD medyası da artık yerden yere vuruyor. Bunu bize hak verdikleri için yapmıyorlar.
Batı medyası acemi Macron'a "Erdoğan'ı devirme senaryolarını" deşifre ettiği için kızgın. Yoksa yeminli Erdoğan düşmanı Biden için ABD seçimlerinde 700 milyon dolar harcayarak kesenin ağzını açan
M. Bloomberg'un medya organları neden Macron'a "
Artık sus!" diye ayar versin ki?