Koronavirüse karşı bütün dünya amansız bir savaş veriyor.
Hemen her ülke seferberlik halinde. İnsanlık adeta can derdinde. Ancak mal, mevki, makam ve prestij derdindeki Amerikan devletinin kriz karşısındaki tüccar tavrı büyük tepki topluyor.
Özellikle ABD Başkanı Donald Trump ve çevresi, koronavirüsü bir küresel sağlık ve ekonomik krizden öte 3 Kasım'daki seçimleri kazanmanın önündeki en büyük engel olarak görüyor. Bu nedenle de hakikati çarpıtıyorlar.
Dolayısıyla Trump yönetimi koronavirüs krizine dair gerçekleri sakladı, olayı küçümsedi ve ısrarla 'Çin virüsü' söylemine başvurdu. Hala da savaş tüccarı mantığıyla bu krizden siyasi ve ekonomik rant elde etmenin kirli planları içindeler.
'Çin virüsü' ifadesini ırkçı bulanlara aldırmayan Trump bu tavrından vazgeçmeyeceğini dün yine tekrarladı.
Başkanları böyle davranınca haliyle çevresi de ondan aşağı kalmıyor.
Amerikan medyası ve Beyaz Saray'daki isimler kriz ilk patlak verdiğinde "Şi'nin Çin rüyası sona erdi" ve "Pekin'deki rejimin Çernobil'i" gibi zafer naraları atmıştı.
WSJ, NYT, WP, CNN ve Fox News gibi Amerikan ideolojik medya aygıtları manipülatif haber ve yorumlara imza tarak, komünist rejimin 5 milyon Wuhanlı hastayı dünyaya bilerek saldığını bile ileri sürmüştü.
ABD yönetimi ve medyası hala da sabah akşam Çin'i karalamaya devam ediyor. Kimi Çin dövüş sanatları Kung Fu'dan mülhemle koronavirüsü 'Kung Flu/Kung Nezlesi' diye isimlendiriyor. Kimi de Wuhan virüsü söylemini eleştirenlere alternatif olarak Çin ve komünist kelimelerinin İngilizce ilk hecelerinkinden hareketle koronavirüse 'Çin komünisti/ChiCom virüsü' yakıştırmasında bulunuyor.
***
Elbet bu yansıtma ve çarpıtmalar Amerikan yönetiminin koronavirüs krizi karşısında izlediği hezimet siyasetinin üstünü örtemiyor. Şunu gördük ki koronavirüsü jeo-politik ranta çevirmek isteyen Trump yönetimi bırakın dünyaya yardım ve liderlik etmeyi kendi halkının ihtiyacı olan en temel önlemleri bile almakta sınıfta kaldı.