Dünya genelinde koronavirüs (Covid-19) nedeniyle ölenlerin sayısı 6 bine dayanırken 125 ülkedeki vak'a sayısı da 150 bine yaklaştı. Bu ivmenin 2021'e kadar artarak devam edeceği uyarısında bulunan kimi bilim insanları yüz milyonlarca insanın enfekte olacağı ihtimalinden bahsediyor.
Kıyamet senaryolarına karşı daha itidalli bir yaklaşımı benimseyenler de var. Her şeye karşı metanetli olmalıyız. Eskilerin dediği gibi doğal dünyanın da kendine göre bir düzeni/logos'u var.
Birçok uygarlık Adam Smith'in modern piyasaların işleyişine dair ileri sürdüğü 'görünmez el' ilkesinin yaşamın diğer alanlarında da geçerli olduğuna inanır. Nitekim Japonların 'shikata ga nai', İspanyolların 'desengano', Finlilerin 'sisu', Katalanların 'seny', Çinlilerin 'wu weior', Yunanlıların 'stoa', Romalıların 'logos', Yahudilerin 'beshert' ve Müslümanların 'sabr-ı cemil ve imtihan dünyası' kavramlarıyla billurlaştırdığı anlayış, insanların felaketler karşısında metanetini ve mücadelesini artırmıştır.
Bütün kültürler koronavirüs benzeri krizler karşısında bu nedenle makul davranmayı, sebatkar olmayı, metanetimizi kaybetmemeyi ve mücadele azmini yitirmemeyi öğütler...
***
Dolayısıyla virüse yakalanıp karantinaya alınan Çinli ve İtalyanların "Wuhan jiayou!" ile "L'Italia che resiste" sloganları bu direniş kültürünün birer dışavurumudur. Ne ki insanı hayal kırıklığına uğratan şey bu tür felaketlerin siyasileştirilmesi gayretleridir. Çin ve İran'daki krizin insani yönüne odaklanmak yerine bu virüsün bir rejim değişikliğine nasıl yol açabileceğini hesap etmeye başlayan çok sayıda siyasi bezirgan gördük Batı'da ve özellikle de Amerika'da...***
Sağlık felaketiyle ilgili en temel insani değerleri ayaklar altına alarak bilgiyi ve bilimi çarpıtıp bir salgını en pejmürde yöntemlerle siyasileştiren bir Anglo-Sakson zihniyeti var karşımızda. Haliyle bu anlayışın en tepedeki siyasi figürlerinin virüs Çin'de ilk ortaya çıktığında bir zil takıp oynamadıklarına şaşırmamak lazım.