Ortaya çıktığı ilk dönemde Çin'in imajını sarsan koronavirüs salgınından jeopolitik rant elde etme yarışına giren ABD'nin kimi kurumları şimdi kara kara düşünüyor. Zira krizin tetiklediği petrol fiyatlarındaki tarihi düşüş 100 trilyon dolar borç batağındaki ABD ekonomisini adeta yangın yerine çevirdi.
ABD'de son 12 yıldır uygulanan düşük faiz politikası konutta ve enerji gibi diğer alanlarda patlama noktasına gelen balonların oluşmasına neden oldu.
Borsalarda yaşanan deprem ilk olarak ABD petrol şirketlerini vurdu. Bu sarsıntı daha şimdiden ABD'de 2008'dekine benzer bir ekonomik resesyonun işaret fişeği diye yorumlanıyor. Kriz, son yıllarda petrol arzı ve fiyatları konusunda uyum içinde çalışan Suudi ve Rus karar vericilerin anlaşmazlığa düşmesinden kaynaklandı.
Rusya, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) 5-6 Mart'taki toplantısında Suudilerin istediği üretim kesintisini yapmayınca Riyad petrol ihracatında indirime giderek petrol arzını artıracağını duyurdu. Bunun üzerine petrolün varil fiyatı 46 dolardan 1991'deki seviye olan 31 dolara indi. Amerikan borsaları yüzde 7 düşüşle açılınca işlem kesiciler devreye girdi, seanslar 15 dakika durduruldu.
***
Haliyle küresel borsalarda en yoğun satış petrol şirketlerinin hisselerinde yaşandı. İngiliz BP'de kayıp yüzde 20, Hollandalı Shell'de yüzde 14 olurken Fransız Total'de ise yüzde 12,6 değer kaybı görüldü. Saudi Aramco'nun piyasa değerinde 176 milyar dolarlık düşüş yaşandı. Aramco dışında, Amerikalı ExxonMobil, Chevron, Halliburton'un değerleri de dramatik şekilde azaldı.***
Riyad'ın aksine Moskova'nın hedefi özellikle kaya gazı sektörü üzerinden ABD'nin yaptırım politikasına esaslı bir yanıt vermek.