Haberleri değerlendirip, anlam ve etkileri ölçüsünde, bir demokratik toplum "bilgi kaynağı" ve "tartışma forumu" olan gazetede hak ettiği yerlere koymak bazen çok zordur, bazen de çok kolay.
Öyle gelişmeler olur ki, istense de istenmese de, Türkiye'yi dünyanın dikkat odağı haline getiriverir.
Geçen hafta sonuna doğru da böyle oldu.
Istanbul'da düzenlenen, İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ), Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (ISEDAK) zirvesine katılacak liderler arasında Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir'in de olduğu anlaşılınca, başta ABD ve AB olmak üzere, dış dünyada gözler Türkiye'ye çevrildi.
Çünkü söz konusu olan, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından savaş ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle hakkında tutuklama kararı olan bir liderdi.
Konu, Türkiye'de geniş tartışmalara yol açtı. Cumhurbaşkanı, muhalefet, iktidar ve STK'lar devreye girdi; farklı görüşler ortaya kondu. Sonunda, el Beşir'in gelmekten vazgeçmesiyle kriz aşıldı, ama medyanın önemli bir bölümü için bu konu, gündemde üst sıralarda yer tuttu, ayrıntıyla işlendi, yorumlandı.
Böyle bir iç ve dış haber akışı, diplomasi trafiği olunca, geride, arka planda yer almamak gerekir. Bu önemli bir haberdir, çekingenlik soru işaretlerine yol açar.
SABAH'ı krizin tırmanıp yatıştığı 7-9 Kasım tarihlerinde okuyanlar, en temel gazetecilik ilkeleri bakımından, gelişmenin "krizin nedeni ve gerekçeleri" boyutuna hâkim olacak şekilde okuyamadılar.
7 Kasım tarihli gazetede konu baş sayfada yer almadı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Tunceli ziyaretinde yaptığı açıklamalar çerçevesinde, tepkileri üzerinden konuya yer verildi. UCM'nin talebi de yer aldı, ancak buna neden olan gerekçe belirtilmeden.
8 Kasım tarihli gazete de gelişmenin devamını yine iç sayfalarda, bu kez Sudan heyeti başkanının AB ve ABD çağrılarını eleştiren sözleriyle duyurdu, ABD'nin resmi açıklaması yer almadı.
Gelişme, el Beşir'in vazgeçmesiyle 9 Kasım'da baş sayfaya girdi, iç sayfalarda "iptale" ilişkin detaylar ve Başbakan Erdoğan'ın Gazze-Sudan kıyaslaması üzerinden aktarıldı.
Dikkate değer bir yorum da yer almadı.
Sonuç olarak şu söylenebilir: Güçlü bir kitle gazetesi olarak SABAH gündeme oturan her önemli konuyu en temel unsur ve ayrıntılarıyla okura aktarmalı, geri düşmemelidir.