16. yüzyılda çizilmiş İstanbul haritaları düşünün...
Hem minyatür tadındalar, hem de günümüzün "Google earth" görüntüleme tekniğini andıracak biçimde keskin ayrıntılara sahipler.
Binalar ve sokakların konumları, biçimleri, dokuları incelikle çizilmiş. Mesela ahşap çatılı binalarla kiremit çatılı olanları derhal birbirinden ayırabiliyorsunuz.
Peki bu haritaların topoğrafik ve mimari doğruluk payını merak ediyor musunuz?
Dün Emre Aköz de yazdı; cevabı duyunca insan küçük dilini yutacak gibi oluyor. Hesaplamışlar. Uyum payı yüzde 83 çıkmış.
Deha böyle bir şey diyeceksiniz. Doğru!
Bu haritaları çizen Matrakçı Nasuh hakiki bir dehaydı. Araziyi kuşbakışı görme imkânı olmadan bu çizimleri yapabilmek çok özel bir beceri ve yetenek.
Fakat bütün bunları değerlendirirken o dönem Osmanlı entelektüel dünyasını ve bu dehaları yetiştiren Enderun kurumunun derinliğini de hesaba katmak gerekiyor.
***
Dün Dolmabahçe Sarayı Sanat Galerisi'nde (Beşiktaş) müthiş bir serginin açılışı yapıldı: "
Bir 16. Yüzyıl Dâhisi: Matrakçı Nasuh."
Meraklısı ne yapıp edip bu sergiyi görmeli.
Kafalarımızdaki klişeleri ve beylik Osmanlı imajını aşmak için bu sergi iyi bir başlangıç olabilir.
Şunu da unutmadan ekleyeyim...
UNESCO Türkiye'den Sabah'a, Türkiye Turing'den PTT'ye birçok kurumun desteğiyle ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde
İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği'nin (İKASD) hayata geçirdiği sergi dünyayı dolaşıyor, o yüzden kısa bir süre İstanbul'da olacak.
Yani sergi
30 Ocak'ta kapanıyor.
***
Matrakçı dedik de...
"
Matrak" eski bir dövüş oyunu. İncelikleri var. Nasuh bu oyunun piriymiş.
Silahşormuş, savaş tekniklerini iyi bilirmiş.
Aynı zamanda matematikçi; tarihçi, hattat, minyatür ustası ve şairmiş.
En doğrusu, yazıyı onun şu mısralarıyla kapatmak...
"
Bir misafirhanedir bu âlem, bu halk ehl-i sefer,
Çok ikamet kasdın etme bunda ey dil, kıl hazer."