Eski Türkiye'nin harcanan yıllarını anlamak için şimdi ekranlarda konuşan eski büyükelçilere bakmak yeterli.
Geçen gün bir emekli büyükelçi çağrıldığı tartışma programında Paris'teki saldırıları "karanlığın aydınlık Avrupa'ya saldırısı" olarak değerlendirdiğini görünce durup kaldım.
Tabii bu da yetmedi! Emekli büyükelçi bizim 1930-40'larımıza has jakoben bir tavırla sözlerini "teröre esas çarenin eğitim" olduğunu ekleyerek tamamladı.
Başka bir programda başka bir emekli diplomatımız neredeyse Ortadoğu'ya yeniden Baas iktidarları gelse terör biter manasına gelecek şeyler söyledi.
Eh, böyle bir dışişleri ekibi elbette zamanında "aydınlık Avrupa"nın işkence yaparak, kafa keserek Cezayir'e saldırısında sessiz kalacak, Cezayirlilerin bağımsızlığını desteklemekten ürkecekti.
Diplomat, bir ülkenin dünyaya bakışıdır.
Biz uzun yıllar boyu işte böyle baktık dünyaya, onlara kalsa hala böyle bakmalıyız.
İnsan gerçekten üzülüyor.