Gençliğimde zaman zaman umutsuzluğa kapılıp her kahraman Türk genci gibi benim de "Yaşanmaz bu memlekette" diye karalar bağladığım olmuştur...
İyi ki gitmemişim.
Şimdi bakıp bakıp "Böyle eğlenceli memleket bulunmaz" diye seviniyorum.
Hani ne demişti İsviçreli? "Bizim memleket çok düzgün, çok durağan... Oysa sizin memleket ne kadar hareketli, ne kadar heyecanlı... Sabah evden çıkıyorsun, akşama sağ dönüp dönmeyeceğin belli değil!"
Türkiye'nin her köşesi ayrı bir mizah hazinesi...
Hani İtalya'da ödül kazanmıştı da, İtalyanlar Aziz Nesin'e "Üstadım bu nasıl bir muhayyiledir, bu konuları nasıl düşünebiliyorsunuz, nasıl yaratıyorsunuz" diye sormuşlardı, o da "Ne yaratması yahu, sokağa çıkıyorum, sağa sola bakıyorum, ne görürsem yazıyorum" demişti...
Örnek olarak, Harbiye'deki umumi tuvaletlerden muslukların çalınmasını göstermişti.
Böyle bir kepazeliği İtalyan'ın bile aklı almamıştı. İtalyan'ın bile.
Bizim için çok doğaldı.
Şimdi biz de akşam haberlerinde marketten baklava çalanları, dolap çalanları (evet, dolabın kendisi) izleyip eğleniyoruz.
Kılıçdaroğlu'nun söylev ve demeçleri de yemeğin üstüne "keyif kahvesi" gibi geliyor.
***
Şimdi her şey turiste
"endekslendi", umudumuz bu yaz turistin getireceği parada
ya...
Turistlerin içleri rahat olsun diye
"Turistin görebileceği herkes aşılanacak" deniyor ya...
Türk Eğitim-Sen sendikası, öğretmenleri kurtarmak için bir formül bulmuş.
Bu sendikanın Genel Başkanı
Talip Geylan,
"Her okula bir turist" kampanyasının başlatılmasını istemiş.
İyi fikir...
Böylece turistin görebileceği her öğretmen de aşılanmış olacak. Aradan çıkacak.
Ama ayrıntılar karanlıkta kalıyor.
Bu turist tatilinin tamamını okulda mı geçirecek, yoksa şöyle bir uğrayıp gidecek mi?
Hangi turistin hangi okula
"tayini" nasıl yapılacak?
Kuşadası'na gelen turist kendini birdenbire
Şırnak'ta mı bulacak?
Orada kalacaksa derslere de girsin bari...
Yalnız öğretmenlere değil, öğrencilere da faydası dokunsun.
Örneğin,
İngiliz turist, çocuklara
"İngilizce pratik" yaptırmış olur.
Eski
Demirperde ülkelerinden gelecek turist de memleket delikanlılarının ihtiyaçlarını karşılar herhalde.
Bu turist dağıtımı
"tercihli" mi olacak, keyfe keder mi?
Yani bir okul müdürü,
"Sarışın, yirmili yaşlarında, şöyle boylu boslu, etine dolgun on adet turist gönderin" diyebilir
mi bakanlığa dilekçe verip?
Peki morukları nereye salacaksınız?
Gelmesinler efendim, bize öylesi lazım değil.
İyi ama para asıl onlarda...
Sendikacılar bu ikileme çare bulmak için de önerilerini sunmalılar.
***
Ama herkesin unuttuğu bir şey var:
Yazın okullar kapalı değil mi yahu?
Hangi öğretmenle hangi turisti buluşturacaksın da tokuşturacaksın?