Bizim "Sevr tutkunu profesörü" hatırlayacaksınız...
Hani şu çok liberal arkadaş...
Anadolu'nun çeşitli bölümlerini her isteyene verecek kadar liberal.
Fetö darbesinden önceki "iyi günlerimizde" laflıyorduk (artık yüzünü bile görmek istemiyorum.) Konu Çamlıca Camii'ne geldi. Arkadaş liberaldi ya, Çamlıca'ya cami yapılmasına şiddetle karşıydı.
"Bir Müslüman'ın, hele hele bir Müslüman devlet adamının bir cami yaptırmak istemesinden daha doğal ne olabilir?" diye sordum.
"Kanuni Süleyman, hatta Sarı Selim yaptırdığı zaman hayranlıkla alkışlıyorsunuz, şimdi Erdoğan da aynı şeyi yapınca mı kızıyorsunuz?" diye sordum.
Onlar başka, onlar padişahtı... Bir başbakan, bir cumhurbaşkanı cami yaptıramazdı...
"Adam arkasında eser bırakmak istiyor... Köprüler, alt geçitler, otoyollar, havaalanları, bu arada elbette camiler de... Hayırla anılmak istiyor, çok mu görüyorsunuz?" dedim.
Masraf oluyormuş.
Çamlıca Camii'nin maliyeti 135 milyon lira.
Emekli bir üniversite hocasının havsalasına sığmayacak bir rakam, ama devlet için leblebi çekirdek...
Olsun, çok paraymış.
Arkadaş Taksim Camii'ne de karşıydı elbette.
"Orada kilise var, hoşunuza gidiyor ama..." dedim.
"Eskiden o bölgede Hıristiyanlar çoğunluktaydı, bu nedenle çeşitli mezheplerden kiliseler kurulmuştu, şimdi bölgenin sosyolojisi değişti, oralarda şimdi Müslümanlar yaşıyorlar, elbette cami de isterler" dedim.
Olsun, orası Taksim'miş.
"Dünyanın en çirkin meydanlarından biridir, bir ucunda kilise, bir ucunda cami, bir yanında opera, bir ucunda da tarihi bir kışla binası olursa hem güzellik hem anlam kazanır" dedim.
Arkadaş elbette topçu kışlasının yeniden yapılmasına da karşıydı.
Neden? Çünkü "entel mahallesi" buna karşıydı.
Hani şu Noel geceleri Rejans Lokantası'nda limonlu sarı votkayla kafayı bulup hemen karşıya, Saint-Antoine kilisesine gidenler... Bir keresinde o kadar kalabalık etmişlerdi ki, ayini yöneten papaz "Müslüman kardeşlerimizden rica ediyoruz, lütfen arka taraftan izlesinler" demek zorunda kalmıştı...
Liberallerin, Tayyip Erdoğan gündeme gelince birdenbire "Kemalistlikleri" tutuveriyordu!
Daha doğrusu ben öyle sanıyordum.
O korkunç 15 Temmuz gecesi, hangi uluslararası puştluğa yazılmış olduklarını anladım.
Dertleri liberalizm falan değil, ne yapıp edip bir Kürdistan Devleti kurdurmaktı.
Şimdi kimisi kodeste, kimisi kaçak. Bizim profesör nerelerdedir bilmem, bilmek de istemem.