Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

12 Mart 2018, Pazartesi

Guta ve El BAB'ın çocukları

Geçtiğimiz hafta Suriye'den gelen onlarca haber arasında çok dikkat çekici olanları vardı.
El Bab'ın DEAŞ terör örgütünden temizlenmesinin yıl dönümünde Suriyeli çocuklar bir tören gerçekleştirdi, Türkiye'ye teşekkür etti.
El Bab'da yeni bir okul açılmış, çocuklar eğlence içerisinde yeni sınıflarında eğitim görme heyecanını yaşıyor bunu da Türkiye ile paylaşmak istiyorlardı.

Halep'e bağlı El Bab 2016 Ağustos'ta başlayan Fırat Kalkanı Harekatında Azez ve Cerablus'tan sonra Türk askerinin terör örgütlerine karşı operasyon gerçekleştirdiği bir bölgeydi.
DEAŞ terörünün işgalinde kalmıştı.
Mehmetçik 2017 Şubat'ının son günlerinde El Bab'a girmeyi başardı ardından DEAŞ teröristlerini tamamen püskürtüp, bölgeyi özgürleştirdi.

Biz oraya girmeseydik muhtemelen geçtiğimiz yıl içerisinde PKK-PYD teröristleri El Bab'ı işgal edecek, DEAŞ ile işbirliği yapıp, kasabayı ele geçireceklerdi.

O hain plan bozuldu ve El Bab bugün özgür.
Türk askeri operasyon sonrası çekildi ama Türkiye El Bab'dan elini çekmedi.
Bölge tamamen yerel unsurlara teslim edildi yani o toprakların gerçek sahiplerine.
Türkiye askeri anlamda bir güç bulundurmadan şehrin yeniden imarını üslendi, yıllardır ülkelerinden uzakta olan on binlerce Suriyeli mültecinin güvenli şekilde yaşamaları için olanak sağladı.

Bugün El Bab'ın çocukları mutlu ve özgür.
Rejimin bombalarından da terör örgütlerinin zulmünden de uzakta, güven içerisinde yaşıyorlar.

El Bab'dan daha güneye inildiğinde bir de Şam'ın Guta bölgesinden gelen görüntülere odaklanmakta fayda var.
Guta 2012'den bu yana kuşatma ve bombardıman altında.
Guta 2013 Ağustos'un da rejimin kimyasal katliamına hedef oldu.
O zehirli gazlar bugün hala Guta'ya atılmaya devam ediliyor.

Guta'da çocuklar hem bombalardan hem de açlıktan ölüyor.
Her gün ortalama 30 kişi hayatını kaybediyor.

Nüfus yaklaşık 400 bin.
Bombalardan kaçış yok çünkü rejim insani koridor açılmasına izin vermiyor.
BM Güvenlik Konseyinin iki kez ilan ettiği ateşkes var ama uyan yok.
BM Güvenlik Konseyinin ateşkesi ihlal eden rejime yönelik her hangi bir yaptırım gücü de yok.

BM insani koridor diyor, rejim engelliyor.
Geçen hafta kısıtlı miktarda yiyecek girişi yapıldı.
Ama BM'nin Guta'daki çocuklara gönderdiği un, bulgur ve makarnaların hepsi kurtlanmış çıktı, son kullanma tarihi çoktan geçmiş olan ürünlerin Guta'ya "yardım" diye gönderildiği anlaşıldı.

Guta Şam'da, El Bab Halep'te.
Guta'daki çocuklar da Suriyeli, El Bab'dakiler de.
Guta'daki çocuklar bir lokma ekmeğe muhtaçlar, izlemişsinizdir o kadar çok aç çocuk görüntüsü var ki Guta'da, Suriyeli minikler utana sıkıla "karnımız aç, bari bize birazcık yiyecek verin" diye yalvarıyorlar.

Türkiye Guta konusunda elinden geleni yapan tek ülke oldu.
İnsani koridor açılıp, çocuklar kurtarılsın diye elini taşın altına koyan tek güç oldu.
Guta bizim sınırımıza uzak, yakın olsa Guta'nın çocukları açlıkla terbiye edilmezdi.

Şimdi Zeytin Dalı Harekatında Afrin'de PKK teröristlerinin hedef alınmasından rahatsızlık duyan ve terör örgütüyle mücadeleyi "işgal" diye yutturmaya çalışan herkes önce Guta'ya baksın ardından El Bab'a, Azez'e, Cerablus'a baksın.

Türk askerinin girdiği yerde huzur var güven var.
Olmadığı yer kan ve göz yaşı hakim.

El Bab'da dün neler yapıldığını, bugün neler olduğunu en iyi Suriye halkı biliyor.
O nedenle Afrin'deki Zeytin Dalı harekatına da en çok Suriyeli siviller seviniyor.
Çünkü biliyorlar ki 2011'de başlayan bu katliam sürecinde Esat'ın askerleri, muhaberat timleri, şebbiha çeteleri, İran'ın militanları, Rus askerleri, PKK teröristleri, DEAŞ teröristleri, El Kaide teröristleri ve Amerikan askerleri, bunların hiç birisi onlara Türk askerinin getirdiği mutluluğu getirmedi aksine ölüm ve daha çok acı çekmelerini sağladı.

SON DAKİKA