Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

15 Ocak 2018, Pazartesi

Almanya hala ders almamış!

Almanya'da 24 Eylül'de seçim yapıldı. Aradan 3,5 ay geçti, hükümet hala kurulamadı.
Koalisyon için yeni görüşmelere başlandı, ilk şart ise "Türkiye düşmanlığı" oldu.

Almanların seçim sürecinden itibaren yaşadığı sıkıntıları hatırlayıp, bugün geldikleri noktaya baktığımızda, hala ders almamış olduklarını görüyoruz.

Seçime gidilirken tüm partilerin ortak vaadi, Türkiye düşmanlığıydı.
Bu Avrupa genelinde prim yapan bir siyasi malzemeydi, Hollanda'da, Avusturya'da işe yaramıştı.
Ama Almanlar dozu bayağı abarttı.
Sanki Almanya'da halkın hiçbir sorunu yokmuş gibi davrandılar.
Memleketlerinde her şey tıkırında gidiyormuş da tek problem Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'mış gibi hareket ettiler.
Merkel'i de, Schulz'u da, yeşilleri de, nazileri de hepsi Türkiye düşmanlığı çatısında buluştular.
Şehir şehir dolaşıp miting yapan bu siyasiler, "ben gelirsem Türkiye'ye şöyle yapacağım, beni seçerseniz Erdoğan'a bunu yapacağım" vaadiyle halktan oy istediler.

24 Eylül gecesi sandıklar açıldığında Türkiye düşmanlığının acı faturasıyla karşılaştılar.
Seçim sonucu tam bir kaosa işaret ediyordu.
Nazi uzantıları yıllar sonra ilk kez meclise girmişti.
Merkel'in iktidar partisi son 68 yılın en düşük oyunu almıştı.
Dahası koalisyon bile kurulamıyordu.

Kurulamadı da zaten.
Aradan aylar geçti, Merkel kapı kapı dolaştı ama koalisyon ortağı bulamadı.
Kriz öyle bir noktaya geldi ki erken seçim konuşulmaya başladı.
Son şans olarak Merkel, "koalisyona girmem" diyen Sosyal Demokratlarla masaya oturdu.

3,5 aydır kurulamayan hükümetin, Merkel-Schulz görüşmesiyle ilk temeli atıldı.
Peki o temel neydi biliyor musunuz, Türkiye düşmanlığı.
İki siyasi koalisyonun temelini Türkiye düşmanlığına oturttular.
Dediler ki, "Türkiye'ye yeni fasıl açmak yok, Türkiye'ye vize muafiyeti yok, Türkiye ile Gümrük Birliği anlaşmasını güncellemek yok", bu üç maddeyi koalisyon anlaşmasına şart olarak koydular.

Fasıl, vize muafiyeti ve Gümrük Birliği, aslında Almanların "bunlar olmayacak" dediği maddeler, Almanların inisiyatifine kalmış şeyler değil.
Bunlar AB'nin Türkiye'ye resmi vaatleri.
Hepsinin karşılığında Türkiye, AB ile mülteci anlaşması yaptı.
Türkiye mülteci anlaşmasında taahhüt ettiği her maddeyi yerine getirdi, AB ise hiç birini henüz yerine getirmiş değil.
Türkiye isterse o anlaşmayı fesheder.
Kaldı ki 2015 yılında bu anlaşmayı Türkiye ile yapmak için kapımıza kadar gelip, dil döken Merkel'in ta kendisiydi.
Ama şimdi ne yapıyorlar, "biz bu maddeleri yerine getirmeyiz" diyorlar, Türkiye düşmanlığı temelinde koalisyon kurmaya çalışıyorlar.

Belli ki hiç akıllanmamışlar.
Ellerinde Türkiye'ye karşı kullanabilecekleri tek bir koz bile yok.
Ama ne yapıyorlar?
Koalisyonlarını kurmak için bile ellerinde olmayan kozu, Türkiye'ye karşı kozmuş gibi kullanmaya kalkıyorlar.
Yani yine kendi halklarını aldatıyorlar.
Almanlara bir hatırlatma.
16 Nisan'da Türkiye referandum sürecinde AB'nin tamamı hayır propagandası yapıp, Türkiye'ye saldırdı.

Ama sonra Türkiye sivil anayasaya geçince, AB pes etti.
Siz ise seçime giderken geri adım atmayıp, daha çok vites yükselttiniz.
Seçim sonucu hüsran oldu.

Bir taraftan "Türkiye ile ilişkileri düzeltelim, 2018 bambaşka bir yıl olsun" mesajı verip, diğer yandan eski alışkanlıklarınıza dönmeye kalkıyorsunuz.
Bunu 24 Eylül seçim sürecinde yaptığınızda, kendi halkınız sizi cezalandırmıştı.
Uslanmamışsınız, şimdi krizden çıkmak için koalisyon kurarken, yine aynı hatayı yapıyorsunuz, unutmayın ki halkınız sizi yine cezalandıracaktır çünkü krizden kriz kurarak çıkılmaz.

Koalisyonunuzu kurmak için ortaya koyduğunuz Türkiye şartlarının tamamı, Türkiye'nin hakları.
Hem de sizin kabusunuz olan Suriyelilerden korunmak için Türkiye'ye gelip, "ne olur bizi kurtarın" diye dil döktüğünüz anlaşmanın şartları.

Şimdi bunu yok sayıp, "Türkiye'ye hat bildireceğim" havasıyla hata üstüne hata yapmanın bedeli ilk seçim sonucundan daha ağır olabilir.

SON DAKİKA