Gazeteci ya da STK gönüllüsü sıfatıyla ajanlık yaparken yakayı ele veren Almanlar, tutuklandı.
Eskiden bunlar Türkiye'de ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşırlardı, o devir kapandı.
Sadece gazeteci veya STK görünümlü olarak da değil milletvekili koruması altında da terör örgütü sözcülüğü yapanlar da oldu, onların da ayakları kesildi.
Almanya ile yaşanan krizin perde arkasında bunlar var.
Hazımsızlık, bir türlü kabullenememek.
Çünkü yıllardır alışmışlar, bu topraklarda bu yöntemlerle cirit atmaya.
Bırakın cirit atmayı, adım atamaz hale geldiler, bağırmaları ondan.
Tabi bu kolay olmadı.
16 Nisan belki de bu ülke topraklarını arka bahçeleri gibi gören yabancı casusların koluna kelepçe takma yolunda en önemli virajdı.
Zaten o yüzden o casuslar ve onların sahipleri 16 Nisan'da "evet" çıkmasın, Türkiye gladyo anayasasına mahkum kalsın, bağımsız olamasın diye uğraşıp durdular.
Neticede Türkiye, Türkiye düşmanlarıyla yol ayrımını belirledi.
Bu yoldan dönüş yok, düşmanlara da bu topraklarda yer yok.
Sözde Alman gazeteci veya STK gönüllülerine geri dönelim.
Bunlar enselenince Almanya'da Başbakan Merkel de Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de, Sosyal Demokratların başındaki Martin Schulz da ve diğerleri de deyim yerinde ne yapacaklarını şaşırdılar.
Türkiye'ye tehdit üstüne tehdit yağdırdılar.
Hepsi içi boş tehditlerdi.
Mesela gümrük birliğiyle tehdit ettiler.
22 yıl önce eski Türkiye'ye imzalattırdıkları tek taraflı bir anlaşmanın güncellenmesine tahammül edemediler.
Türkiye'yi AB'den dışlamakla tehdit ettiler, "müzakereleri sonlandırırız" dediler.
Ama 2 sene önce "Suriyeliler geliyor" diye Türkiye'nin kapısına dayanıp, "bizi Suriyelilerden kurtarın, sizi AB'ye alalım, vizeleri kaldıralım" dediklerini unuttular.
Türkiye ile iş yapan şirketler üzerinden tehdit ettiler, şirketlerine "Türkiye ile çalışmayın" dediler.
Ama kendi işadamlarına söz geçiremediler, firmaları yeni yeni anlaşmalara imza atıyor.
Şimdi turizmle tehdit ediyorlar, Alman vatandaşlarına "Türkiye'ye gitmeyin" uyarısı yapıyorlar.
Sokaktaki Alman da bunları dinlemiyor, Türkiye'ye tatil için gelmeye devam ediyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in son açıklamasında da turizm konusu vardı.
Alman turistlere "Türkiye'ye tatile gitmeyin" çağrısının sonuçlarıyla ilgili konuştu.
"Türkiye'ye seyahat uyarısı ilk sonuçlarını vermeye başladı" dedi.
Neymiş o sonuç diye sorunca da "Alman turistlerin azalmasıyla Türkiye'de küçük otel ve lokantalarda çalışan personel mağdur oldu" diye konuştu.
Yani Almanya hükümeti vatandaşlarına "tatil için Türkiye'ye gitmeyin" uyarısını yapınca, Alman turistlerin bir kısmı Türkiye tatillerini iptal etmiş. Turist sayısı azalınca da bazı küçük otel ve lokantalarda personel mağdur olmuş, yani işsiz kalmış.
Almanya Dışişleri Bakanı işi gücü bırakmış, Türkiye'ye saldırılarının faturasını görmeye çalışıyor ama ortada bir sonuç olmayınca da Türkiye'de işten çıkarılan garsonlar üzerinden hesap kitap yapmaya kalkıyor.
Bilmiyoruz Türkiye'de son günlerde kaç lokantada kaç garson işsiz kaldı?
İşten çıkarılan garson varsa, işsiz kalmalarının Almanya'nın turizm ambargosuyla bir ilgisi var mı, yok mu?