Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

26 Haziran 2017, Pazartesi

Katar'daki Türk askerini kim rahatsız etti?

Baştan beri Katar krizinin bir tarafında Türkiye'ye yönelik bir saldırı var. Bu kriz sadece Katar'ı hedef alan bir süreçten ibaret değil.

Görünürde Katar üzerinden İran hedefmiş gibi duruyor. Ama işin açıkçası İran da hedef değil.
Körfez ülkelerinin birliğini bozmak, bu güçleri birbirine düşürmek asıl gaye.
Zira bunu yaptıktan sonra bir silah oluşturmuş oluyorsunuz ve o silahı istediğiniz yere doğrultmak da size kalıyor.

Yani Katar ile Suudi Arabistan'ın arasını bozup, Katar'ı İran'a itip, Birleşik Arap Emirlikleri ile Batı'nın Suudi Arabistan'ı ele geçirmesi, bölgedeki tüm dengeleri alt üst etmeye yeter de artar bile.
Bu kargaşayı çıkardıktan sonra kaos ortamıyla şekillendirilen bir güç ortada duruyor olacak ve Katar krizini başlatan üst akıl o gücü kullanabilecek.

Kullanırken ister Katar'ı daha da sömürür, ister Hamas'ı hiç tasvip etmediği yönlere çeker, ister ise de hedefine Türkiye'yi alır.

Nitekim Katar krizini bir talimatla başlatanlar, Katar'a verdikleri ültimatomda Türk askeri üssünün kapatılmasını şart koştular.
Peki neden?
Hani bunların hedefi İran'dı, hani bütün dertleri İran'laydı?
Türkiye ve Türk askeri de nereden çıktı?
Kim, neden Katar'daki Türk askerinden rahatsız oldu?

Bu talepler, Suudi Arabistan'ın kendi öz iradesiyle aldığı kararlar mıdır acaba?
O halde Suudi Arabistan'ın Türk askeriyle ne gibi bir zoru olabilir ki?

Kısaca özetleyecek olursak, 2015 başından itibaren Suudi Arabistan-Türkiye-Katar ilişkileri giderek artan bir seviyeye çıktı.
Bu durum Hamas'ı, Müslüman Kardeşleri, Suriyeli muhalifleri olumlu yönden etkiledi.
Türkiye'nin de bölgesel gücünü arttırdı.

Kim rahatsızdı bundan, elbette Batı.
Batı, bu denklemin dışındaydı, kendi giremeyince, taşeron soktu. O taşeron da Birleşik Arap Emirlikleri oldu.

BAE'nin Kral Selman'a etkisiz zayıf kalınca, Kral'ın oğluna temas ettiler. İkinci veliaht pozisyonundaki Muhammed Bin Selman'a "baban yaşlı ölünce yerine seni getireceğiz" diyerek, oğlundan babasının politikalarını etkilemesi yönünde telkinlerde bulundular.

Sonra Muhammed Bin Selman'ı Trump ve damadıyla buluşturdular. Trump, Obama'nın esirdiği ABD'nin gülen yüzünü Suudi Arabistan'ı son derece şımartırcasına verdi, karşılığında yüzlerce milyon dolar aldı ve bir de Körfez ülkelerinin politikalarını istediği gibi yönlendirme ruhsatını ele geçirdi.

Suudi Arabistan hiç istemediği bir sürece savruluyor, bunu yapan Riyad'da yönetime dışardan etkiyi kabul ettiren Birleşik Arap Emirlikleri olmuştur, BAE kendisi Batı'nın bir maşası konumundayken, Suudi Arabistan'ı da bu kazanın içerisine itmeye çalışmaktadır.

O nedenle Körfez ülkelerinin abisi konumundaki Suudi Arabistan bu yanlıştan bir an önce dönmelidir, ona bunun yanlış olduğunu en dürüstçe anlatacak güç ise Türkiye'dir.

SON DAKİKA