Suriye gündeminde en sıcak konuların başında ABD'nin PYD terör örgütüne silah yardımındaki ısrarı geliyor.
Bu meselede Türkiye, tavrını açıkça ortaya koydu. Silahlar verilmemeli, ille de veriliyorsa o silahlar Türkiye'ye doğrultulmamalı, eğer doğrultulursa o zaman biz icabına bakarız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump'la görüşmesinde bahsettiği nokta mesabesinin ne anlama geldiği de verilen mesajlardan ortaya çıkıyor.
Türkiye'nin önceliği PYD-PKK terör örgütünün sınırımızdan uzak tutulması. Bunun sağlanması için gerekeni Amerikalılar yapamazsa Türkiye yapar, nokta.
Tıpkı geçen Ağustos'tan bu yana yapıldığı gibi.
Silah konusunun Türkiye ayağına bu şekilde bir nokta koyduktan sonra ABD'nin bölgedeki diğer planlarına da göz atmak gerek.
Mesela PYD'ye silah verilmesine Rusya'dan tepki geldi. Rusya Devlet Başkanı Putin, kendilerinin PYD'ye silah vermeyeceğini söylemişti, bu kez Rusya Dışişleri Bakanlığından da PYD'nin silahlandırılması konusundaki endişeye dikkat çeken bir açıklama geldi, Ruslar Suriye'de birilerine silah verilecekse adresin PYD değil Şam rejimi olduğunu savunuyor.
Her ne kadar Rusya ile PYD arasında düzeyli bir ilişki olsa da Rusların PYD-ABD arasındaki ittifaktan rahatsız oldukları gerçeği de ortada.
Obama'nın DAEŞ'le mücadeledeki temsilcisi Brett Mcgurk, Trump döneminde de görevde, Mcgurk PYD ile işbirliğinin öncülerinden.
Geçtiğimiz hafta sonu Türkiye ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Silah konusunda güvence üstüne güvence verdi, bu güvenceleri ABD Savunma Bakanı Jim Mattis de vurgulamıştı.
Bir de "Türkiye kritik bir ortağımız. Türkiye olmadan IŞİD'i yenemeyiz" dedi.
Amerikalıların söylediği bir şey daha var o da Rakka operasyonu sonrası PYD ile irtibatın kesileceği yönünde.
Obama döneminde kaybolan Türkiye'ye ihtiyaç refleksi Trump döneminde kendini iyice hissettiriyor.
ABD, ısrarla "PYD'yi dert etmeyin bizim sizinle ortaklığımız çok daha önemli" diyor.
Trump'ın bölgedeki diğer hamlelerine bakınca, bazı flu alanlar daha net ortaya çıkıyor aslında.
Öncelik DAEŞ'i Rakka'dan çıkarmak.
ABD DAEŞ sonrası Suriye'nin kuzeyinde PYD işgalindeki Kamışlı bölgesinde olduğu gibi Rakka'da da askeri yapılanmasını garanti altına almayı hesaplıyor.
Sonrasındaki adımda ise hedefin İran olduğu görülebiliyor.
İran'ın Kuzey Irak'tan Suriye'nin kuzeyine geçişinin önü net bir şekilde kesilecek.
İran eğer Suriye'yi kullanmak istiyorsa daha da güneye inmek zorunda kalacak.
ABD 6 Nisan'da Han Şeyhun'daki rejim üssünü vurmuştu, geçen hafta yine rejim konvoyunu bombaladı. Suriye'deki her hamle Rusya'nın tepkisine yol açsa da ABD namlusunun ucundaki asıl hedefin Şam rejimi üzerinden İran olduğunu söyleyenler çoğunlukta.
İran'da seçim tamamlandı, Hasan Ruhani ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildi. Trump için seçim sonucu neyi değiştirir belli değil ama İranlılar Trump'a rağmen batıyla ilişkilerin devamın yana olduğunu gösterdi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyaretinde de yine Obama'dan farklı Ortadoğu politikalarının sahaya yansıtılabileceği görülüyor.
Obama, İran'la müzakere yolunu seçmiş, Trump ise buna karşı çıkmıştı.
Suudi Arabistan ısrarla Trump'ı bekliyordu.
2 yıl önce burunlarının dibindeki Yemen'de İran destekli Husi yapılanması karşısında Obama'nın gazıyla Yemen'e müdahale eden Suudi Arabistan, Obama'nın verdiği sözlerini yerine getirmemesi sonucu Yemen bataklığından çıkamadı.
Trump'ın Suriye ile birlikte Yemen'de İran'a karşı Suudi Arabistan'la ciddi bir ortak hareket alanı oluşturması bekleniyor.
Riyad ziyaretindeki silah satışı anlaşması, Trump'ın İran'a yönelik çıkışı ve İsrail'deki temasları, Tahran'da gergin bir havaya yol açtı.
İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif'in "İran, Amerika Başkanı tarafından saldırıya uğruyor" serzenişi de Tahran'ın rahatsızlığının net bir göstergesi oldu.