Gezi olayları bir zincirin ilk halkasıydı, katliamlı bir darbe girişimine giden yolun başlangıcıydı.
31 Mayıs 2013'de Türkiye, bir darbe kalkışmasına sahne oldu.
Ağaç bahanesiyle sokağa dökülen vandalların başlattığı bir kalkışmaydı.
Milletin iradesi olmasaydı, darbe yapacaklardı.
15 Temmuz bir ihanet gecesiydi ama emin olun ki aynı hainler Gezi kalkışmasında da Taksim'deydi.
Maskeli, eli sopalı, ağzı küfürbaz tiplere Dolmabahçe'deki Başbakanlık ofisini basmaya kalkan silahlı gruplar da ekliydi.
Üzerinden 4 yıl geçti.
Arada 17 Aralık, terör saldırıları ve 15 Temmuz'u da barındıran gezi darbe girişimini özlemle ananlar var.
Bilerek ya da bilmeyerek Türkiye'yi kaosa sürüklemeye kalkan serseriler ve onları yönlendiren darbecilere selam duranlar var.
"Ağaç kesiliyor" yalanıyla ülkeyi talan etmeye azmetmiş darbecilere "kahraman" diyen, "cici çocuk" diyen, teröristlere güzelleme yapanlar var.
15 Temmuz ne kadar darbeyse, gezi de o kadar darbeydi.
15 Temmuz ne kadar alçakça haince bir girişimse, gezi de o kadar ihanet doluydu.
Eğer gezi amacına ulaşmış olsaydı Türkiye'yi o gün için Mısır'a çevireceklerdi.
Mısır'daki gibi darbeyi, darbecileri alkışlayacaklardı.
Olmadı, yapamadılar, milli irade buna izin vermedi.
Ama darbeciler de pes etmedi, her seferinde çıtayı biraz daha yükseltip, işi 15 Temmuz'a kadar götürdüler.
Bugün Ortadoğu'da en beter durumda olan ülke hangisi?
Suriye mi, Libya mı, Irak mı, işte bunların hepsinden daha kötü bir duruma getireceklerdi ülkemizi.
Hadi 4 yıl önce bugünlerde anlamadınız bu oyunu da aradan 4 yıl geçti, o 4 yıl içinde de "gezi olayları" farklı formatlarda darbe amacını gütmeye devam etti, ancak siz hala anlamıyor, anlamamakta ısrar ediyorsunuz ya da bizzat darbeci teröristleri destekliyorsunuz.
ABD-PYD DENGESİ
Amerika'nın Suriye politikasından taviz vermediğini gördük. Obama'nın PYD-PKK desteğine Trump da devam ediyor. Obama bu kadar izahatta bulunmuyordu, Trump öyle değil, hemen hemen her gün ABD'den Türkiye'nin hassasiyetlerine dair iç rahatlatmayı amaçlayan açıklamalar geliyor.
Öyle ya da böyle, neticede Türkiye'nin asla olmamalı dediği bir şey yapılıyor.
Asıl bundan sonrası önemli.
Bizim yanıtımız ne olacak?
PKK-PYD terör örgütüne yönelik mücadelemiz ortada.
Ağır kayıplar verdiler, bu mücadeleyi yürüten komutanlarımız da maalesef helikopterin düşmesi sonucu şehit oldular.
PYD'ye silah veriliyor, biz buna karşı hamle için pozisyon alıyoruz sonra bir bakıyoruz, PYD ve PKK teröristleriyle mücadele eden rütbelilerimizi taşıyan helikopter düşüyor.
PYD'ye verilen önem verilen silahlardan daha büyük.
Bu veriler Türkiye'ye "terörle mücadele etme, teröristlerin yakasını bırak" diyor.
Türkiye bu tehditleri 2 yıldır alıyor, ABD de AB de 2 yıl boyunca Türkiye'ye "teröristlere bulaşma" diye şantaj yaptı.
Biz mücadele ettik, geri adım atmadık, onlar da saldırılarına devam ettiler.
Şimdi bu saatten sonra atacak geri adımımız yok elbette.
Onlar PKK-PYD'ye desteği iki katına çıkarıyorsa, biz de bu teröristlerle mücadeleyi 2 katına çıkaracağız demektir.