TÜRKİYE-IRAK İLİŞKİLERİ
Türkiye Arap Baharı sürecinden önce Irak'la ortak bakanlar kurulu toplantıları düzeyinde ikili ilişkilere sahipti. Sürecin kırılma noktası dönemin Irak Başbakanı Nuri Maliki'nin Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi'ye yönelik tutuklama kararı oldu. Irak'ta iktidar paylaşımı anlaşması var bu anlaşmaya göre Şii, Sünni ve Kürtler iktidarda birlikte rol alıyorlar. Şii Başbakan Maliki'nin sünni Haşimi'ye yönelik çıkardığı tutuklama kararı bu anlaşmayı bozmuş oldu. Haşimi önce Erbil'e ardından Katar ve Türkiye'ye sığınınca, Bağdat'ın hem Erbil ile hem de Türkiye ile arası bozuldu. Haşimi'ye Türkiye'nin sahip çıkmasıyla Ankara-Bağdat hattında gerilim yaşandı. Irak Başbakanı Maliki, Türkiye'yi Irak'ın içişlerine karışmakla suçladı. Oysa Haşimi'ye göre Irak'ın içişlerine karışan Türkiye değil aksine İran'dı. Mesela Haşimi o dönemde İran'ın sünni bölgeleri dışladığını suyu bile sünni bölgelere değil Basra gibi Şiilerin yoğun yaşadığı kentlere verdiğini söylemişti.
IRAK PAYDASINDA ABD-İRAN
Bu son dönemde özellikle nükleer müzakere süreciyle ABD ile İran arasındaki buzlar eridi. Bunda Ahmedinecat sonrası göreve gelen Hasan Ruhani'nin de payı var. Ama Ahmedinecat dönemindeki İran'la ABD'nin bu manada resmi bir ilişkisi yoktu. Şunu da görmek mümkün yani o dönemki İran'la Amerika'nın, Irak paydasında buluştuğu da bir gerçekti. Çünkü iki taraf da Irak'taki Maliki iktidarında söz sahibiydi yani bir çok noktada karşıt görüşlere sahip olsalar da Irak hükümeti konusunda hem fikirlerdi.
TÜRKİYE-KUZEY IRAK ENERJİ HATTI
Türkiye geçtiğimiz yıl Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile bir enerji anlaşması imzaladı. Tarihi anlaşmaya Bağdat Hükümetinin itirazları vardı. Bu süreçte Türkiye ikili ilişkiler noktasında bazı hamleler gerçekleştirdi o tarihlerde ortam biraz yumuşamış gibi olsa da Bağdat "benim iznim olmadan Kuzey Irak'tan petrol çıkamaz" deyince her şey başladığı yere geri dönmüş oldu. Ankara ile Erbil enerji anlaşmasını imzaladı. Hatta Bağdat'ın da onayı alındı. Ama sonra Maliki bir kez daha karşı çıktı ve petrol satışından doğan Kuzey Irak'ın hakkı olan parayı ödemedi. Yani vanalar açılıp, petrol satışının başlamasıyla gelen para Bağdat'ın kasasında toplandı. Bağdat hükümeti satıştan Erbil'e ödenmesi gereken parayı bloke etti. Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetiminin lideri Mesut Barzani ise bu duruma bağımsızlık referandumu restiyle karşılık verdi.
IŞİD'İN IRAK'TAKİ YAPILANMASI
IŞİD'in Irak'taki yapılanması, Musul işgali, Felluce işgali tüm bu terör faaliyetlerine karşı Maliki'nin kayıtsız kalması gibi durumlara, Nisan 2014 yapılan seçimlerin ardından hükümetin de kurulamaması eklenince Maliki sahneden çekilmek zorunda kaldı. Zaten bir çok Şii grubu tarafından da daha öncesinden itibaren istenmeyen bir isimdi. Seçimde galip olanlar yine Şiiler'di ve hükümet kurma görevi Haydar İbadi'ye verildi. IŞİD, Kobani'yi işgal etmeden önce ABD, Irak'taki IŞİD hedeflerini vuruyordu. Kobani işin içine girince ABD koalisyon planını hayata geçirdi. Bunun için Irak'taki hükümet de bir an önce kuruldu. Hatta hükümet kurulmadan bir gün önce "Irak'ta kabine için verilen süre doluyor ama hala hükümet kurulamadı" haberleri çıkmıştı. Ama bir gün sonra hükümet yemin etti. Yani burada Amerika'nın bir ısrarı ve hamlesi vardı.
GELİNEN NOKTA
Gelinen noktada Türkiye'nin Irak'taki Bağdat ve Erbil yönetimleriyle yeni bir sürece girdiğini söyleyebiliriz. Aynı şekilde Bağdat-Erbil arasındaki buzların erimeye başladığı da ortada. Fakat üzerinde siyaset yapılan bölge çok kaygan bu nedenle bir çok ilişki pamuk ipliğine bağlı halde yürütülüyor. Amerika ve İran gibi dış etkilerle Suriye'deki iç savaş, IŞİD yapılanması gibi durumlar denklem içinde ayrı denklemlerin kurulmasını gerektirebiliyor. Bu nedenle Ortadoğu'nun her yerinde olduğu gibi Irak'ta da yarın neler olabileceğini kestirmek zor.