Muhaliflere destek, tampon bölge. Bu ikisi daha Suriye'de ortada IŞİD ya da Nusra yokken, mülteci sayısı on binlerle ifade edilirken Türkiye tarafından ısrarla isteniyordu.
Suriye'de iç savaş Mart 2011'de başladı, Haziran'dan itibaren ilk mülteciler Türkiye sınırına dayandı. Aradan 3,5 yıl geçti. Peki o günlerde Türkiye ne diyordu ona göz atalım, bugünkü manzarayla kıyas yapalım.
2011 Haziran'ından itibaren mülteci akınının başlamasıyla Türkiye, Suriye sınırı boyunca bir tampon bölge kurulması fikrini öne sürdü. Şubat 2012'de yani iç savaşın daha ilk yılı dolmadan bu öneriyi uluslararası platformlarda dile getirdi.
BM, NATO, ABD'den tampon bölge isteğine cevap çıkmadı. Kaldı ki o dönemde ortada henüz IŞİD, Nusra gibi terör grupları yoktu.
Bir adım sonrasında Suriyeli muhaliflerle Hizbullah destekli Şam rejimi arasındaki çatışmalarda El Kaide unsurları filizlenmeye başladı.
Türkiye o tarihlerde Suriyeli muhaliflere destek arayışı içerisindeydi. Suriye'nin Dostları adında Türkiye'nin öncülüğünde bir dizi toplantılar yapıldı, muhaliflere destek vaatleri hep sözde kaldı.
Bu durum da rejime karşı direnen Özgür Suriye Ordusu içerisinde kopmalara neden oldu. Çünkü Batı'nın muhaliflere destek için kılını kıpırdatmaması, Suriye içerisinde terör unsurlarının yeşermesine neden oldu.
Zira zemin teröre müsaitti, söz konusu örgütler de bu fırsatı kaçırmadı.
Gelinen noktada zamanında alınmayan önlemlerin ne gibi felaketleri beraberinde getirdiğine acı bir şekilde tanık olduk.
Bugünkü manzarada Amerika, Suriyeli muhaliflere silah desteği verilmesini kararlaştırdı. ABD Başkanı Obama'nın talebi önce Senato ardından Kongre'de onaylandı. Muhaliflere silah verilecek, askeri eğitim desteği sağlanacak.
Tabi ki her muhalif değil içlerinden seçilecek ılımlı gruplar bu destekten faydalanabilecek.
Başbakan Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı döneminde ısrarla dile getirdiği muhaliflere destek talebinin yıllar sonra Amerika tarafından son çare olarak yerine getirilmesine "biz başından beri diyorduk" diye yorumladı.
Amerika, Türkiye'nin 3 yıl önce dile getirdiği taleplere şimdi yanıt veriyor.
Benzer durum tampon bölge hususunda da var. Türkiye, 2011 Ağustos'undan itibaren yani Ankara-Şam hattındaki iplerin koptuğu, Esat rejiminden artık umudun kesildiği tarihten bu yana hem muhaliflere destek, hem de sınıra tampon bölge önerilerini defalarca dile getirdi.
3 yıl sonra destek kararı çıktı ama tampon bölgeye hala "hayır" deniyor. Amerika burada "bizim işimiz IŞİD'la, Esad ile değil" diyor. Oysa Türkiye, tampon bölgeyi sadece Esat'a karşı değil, bölgedeki sivillerin güvenliği adına istiyor.
Mülteciler geldikçe geliyor, Hatay'dan, Gaziantep'e, Şanlıurfa'ya kadar sınır hattı mültecilerle doldu, taştı. Bugün en büyük şiddet olayları Kobani'de, mülteciler de o bölgeden geliyor, yarın çatışmalar Suriye'nin Kamışlı bölgesine sıçradığında bu kez mülteci akını sayı olarak daha da artarak, Mardin sınırına da dayanacak.
Amerika Genel Kurmay Başkanı Martin Dempsey açık açık tampon bölgeye "hayır" dedi. Buradan şu sonucu da çıkarmak mümkün. Türkiye'nin koalisyondaki rolünü, Türkiye'yi zora sokarak, arttırma peşinde olabilirler.
Ama Suriye'deki insanlık krizi pazarlık aşamasını çoktan geride bıraktı artık orada insan canı üzerinden hesap yapmamak da fayda var, zira 3,5 yıldır bu zaten Türkiye hariç her ülke tarafından hep yapıldı.
Bir de şu durumu konuşmakta fayda var. Türkiye'nin mültecilerin güvenliği, sınırların güvenliği adına talep ettiği tampon bölgeye "hayır" diyen ABD, yarın İsrail'e ne yanıt verecek.
İsrail'in Suriye sınırı yani İsrail işgali altındaki Golan tepelerinde, Suriye rejimi ile Nusra cephesi ve muhalifler arasında çatışmalar yaşanıyor. İsrail daha geçen hafta Golan'daki bir Suriye uçağını düşürdü.
İşgal altındaki Golan'da zaten BM kontrolünde mevcut bir tampon bölge var. Ancak İsrail, Nusra cehpesinin zaman zaman Golan'daki faaliyetlerinde BM askerlerine yönelik eylemlerini gerekçe göstererek, daha da içeri girmeyi planlıyor.
Yani Golan'dan yaklaşık 16 km Suriye içerisine doğru bir tampon bölge kurma planı İsrail'de masadaki seçeneklerden biri. Zorda kaldığı an tehdit unsuru içeren her canlıyı yok edebilen İsrail, zaten işgal ettiği Golan'dan Suriye topraklarının içerisine daha da girerek bir tampon bölge kurmayı istiyor.
Üstelik Golan'da mülteci falan yok, bizim 900 kilometreden uzun sınırlarımızda yaşanan insanlık dramının binde biri yok ama İsrail, tampon bölgeyi dillendiriyor. Yarın buna niyetlenirse uluslararası güçlerin yanıtı ne olacak bunu da tartışmak gerek.