Kudüs'te tansiyon dorukta. İsrail'in Mescid-i Aksa saldırıları ve çocuklara yönelik katliamlarının ardından Filistinli bir sürücünün aracıyla tramvay durağında bekleyen yolculara çarpması ve bu olayda bir bebeğin hayatını kaybetmesi gerilimi tırmandırdı.
İsrail yönetimi "terörist saldırı" açıklaması yaptı ardından "sıfır tolerans" alarmı verildi. Kudüs'te Filistinlilere yönelik insan avı başlatıldı. Operasyonlara asker ve polisle birlikte İsrail Başbakanı Netanyahu'nun talimatıyla iç istihbarat servisi Shin Bet de katıldı.
İsrailli bir bebeğin ölmesi üzücü ama sadece son bir hafta içerisinde İsrail kaynaklı saldırılarda tam 3 Filistinli çocuk hayatını kaybetti. Bununla birlikte engelli bir çocuk da İsrail askerleri tarafından göz altına alındı.
1-16 Ekim yani geçtiğimiz hafta Perşembe akşamı Ramallah'ta İsrail askerlerinin saldırısı sonucu 13 yaşındaki Baha Bedir adlı Filistinli çocuk katledildi.
2-19 Ekim Pazar günü yine Ramallah'ta Yahudi yerleşimci aracını Filistinli çocukların üzerine sürdü, saldırıda biri 5 diğeri 8 yaşında olan 2 çocuk ezildi, saldırgan çocukları ezdikten sonra kaçtı. Hastaneye kaldırılan iki çocuktan biri olan 5 yaşındaki İnas Halil hayatını kaybetti.
3-21 Ekim yani geçtiğimiz Salı günü El Halil kentinde İsrail askerleri 11 yaşındaki bir çocuğu göz altına aldı. Çocuk zihinsel engelli ve konuşma özürlüydü ama ona rağmen gözleri bağlandı, elleri kelepçelendi ve göz altına alındı.
4-Son olarak 23 Ekim Perşembe sabahı Gazze'de 4 yaşındaki Muhammet Sami adlı çocuk, Temmuz ayındaki İsrail saldırılarında atılan ama patlamamış olan bir bombayı oyuncak sanıp eline aldı, çocuk bombanın infilak etmesi sonucu hayatını kaybetti.
Tüm bu olayların yanı sıra Kudüs'te son birkaç aydır gerilim zaten doruktaydı. Çünkü İsrail yönetimi Mescid-i Aksa yönelik yıllardır devam eden saldırıları bu son dönemde iyice arttırdı.
Son 2 haftada Mescid-i Aksa'nın kapıları 2'er gün Filistinlilere tamamen kapatıldı. İçeriye Müslümanların girişi engellenirken Yahudi yerleşimciler gruplar halinde Müslümanların ilk kıblesine girerek kendi dini inançları gereğince ibadet ettiler.
Bu dönemde Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, BM Genel Kurul'unda yaptığı konuşmada İsrail işgalini sert dille eleştirdi. Abbas daha sonra Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılara karşı Filistinlilere "Aksa'yı koruyun" çağrısı yaptı.
İsrail Başbakanı Netanyahu, Abbas'ın bu açıklamalarının bugün Kudüs'te yaşananların gerekçesi olduğunu savundu ve Abbas'ı şiddetli bir dille eleştirdi.
Bununla birlikte Kudüs başta olmak üzere Batı Şeria'da Filistinlilere ait evlerin yıkımları da son dönemde iki katına çıktı. Geçtiğimiz Salı günü Kudüs'ün Tur semtinde 3 ailenin evi yıkıldı, 23 Filistinli evsiz bırakıldı.
Tabi Mescid-i Aksa'nın ikiye bölünüp yarısının sinagog yapılmasını öngören yasa tasarısının İsrail Parlamentosunda kabul edilip, edilmeyeceği yönündeki tartışmalar da Filistin'deki gergin atmosferi tırmandıran bir başka gelişmeydi.
Zira İsrail, Yahudi grupların girişine izin verdiği, Filistinlilerin girmelerini ise engellediği Mescid-i Aksa konusunda çok tehlikeli adımlar atıyor. Müslümanların ilk kıblesine yönelik işgal ve saldırılar, İsrail tarafından parlamento kararıyla resmiyet kazanırsa bu yolun dönüşü olmayacaktır.
Bu konuda İsrail medyasında da önemli uyarılar yapıldı. Netanyahu'ya yönelik ikazlarda Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa ile ilgili planlar vardı. İsrail'de bir kesim, Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıların artması halinde olayların büyüyeceğini düşünüyor.
Hatta şu an Kudüs'ü patlamaya hazır bir bomba gibi görenler de var. İsrail'in bu anlamda ateşle oynadığını söyleyen Ortadoğu uzmanları, Mescid-i Aksa'nın sadece Filistinliler için değil tüm islam alemi için önemli olduğunu vurguluyor.
Bu tezi savunanlar, Aksa'ya yönelik saldırıların artması halinde Filistinlilerle birlikte Ürdün, Lübnan ve Mısır'da ciddi ayaklanmalar bekliyor. Böyle bir durumun oluşması halinde Ortadoğu'da önü alınmayacak hadiselerin meydana gelebileceğini belirtiyor.