Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

13 Ekim 2014, Pazartesi

Suriye'de Kürt krizi

Ekim 2012. Halep'te şiddetli çatışmalar yaşanıyor. İç savaş başlayalı 1,5 yıl olmuş. Ülkenin geneline şiddet ortamı hakim. Halep'teki çatışmaları rejim-muhalifler savaşından ayıran bir detay var. O da Halep'in Eşrefiye semtindeki kanlı süreci yönetenler, yani PYD.

ESAT'IN KUZEYDEN ÇEKİLMESİYLE BAŞLADI
2011 Mart ayında başlayan iç savaş öncesi Suriye'de rejim Kürtlere kimlik vermiyor, onları tanımıyordu. Ülkenin kuzeyinde Kamışlı ve Haseki bölgelerinde yoğun olarak yaşayan Kürtler bir yandan rejimin baskısını yaşarken diğer yandan da PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan PYD'nin etkisi altındaydı. Bu ortamda çıkan iç savaşta Beşar Esat yönetimi ülkenin kuzeyinin kontrolünü PYD'ye bıraktı. PYD, bölgedeki muhalif Kürtlere yönelik baskıyı, kolluk kuvvetini ele geçirmesiyle iyice arttırdı. Çok sayıda Kürt muhalif yakalandı, tutuklandı, bazı semtlere saldırılar düzenlendi, öldürülen muhalif Kürtler oldu.

KÜRTLER ULUSAL KONSEY'E GİRMEDİ
Hem rejim hem de PYD'yi karşılarında bulan muhalif Kürtler, Suriye Ulusal Konseyinde yeterli derecede temsil edildiklerine inanmadıkları için konseyin çatısı altında toplanmayı reddetti. Talepleri Kuzey Irak'taki gibi bir federal yönetime sahip olmaktı. Ancak o dönemin Suriye Ulusal Konseyi Başkanı, İstanbul'da bir hafta süren ikna toplantılarında Kürtlerin bu talebini "sizin bu bölgede Iraklılar gibi bir federal yönetim kuracak kadar ne gücünüz ne nüfusunuz var" diyerek kabul etmedi. Federal yapı talepleri kabul görmeyen Kürtler, Abdülhakim Başşar liderliğinde Suriye Ulusal Kürt Konseyini kurdu.

SURİYE'DEKİ KÜRTLERİN SİYASİ SÜRECİ
10 Haziran 2012'de Suriye Kürtlerini tek çatı altında toplayamayan Burhan Galyun görevinden ayrıldı. Ulusal Konseyin başına Kürt kökenli Abdülbasit Seyda getirildi. Kürtler Suriye içerisinde bir sorun teşkil ediyordu. Esat, ülkenin kuzeyinde, Türkiye sınırındaki Kürtlerin yaşadığı bölgelerin kontrolünü PKK uzantısı olan PYD'ye bırakmıştı. 2012 yazı muhalifler için önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönem gibi görünse de, bu sadece kağıt üzerinde kaldı. 18 Temmuz 2012'de Şam'da Genelkurmay karargahına saldırı düzenlendi. Esat'ın eniştesi Asıf Şevket ile beraber önemli isimler öldürüldü. 10 gün sonra Esat'ın sağ kolu olarak adlandırılan General Menaf Tlas muhaliflerin safına geçti. 6 Ağustos'ta ise Suriye'nin Başbakanı Riyad Hicab görevinden ayrılıp muhaliflere sığındı. Bu isimler yaz aylarında yüzlerce general ve subayın muhaliflere katılma sürecini beraberinde getirdi. Ancak Rusya ve İran'ın desteği, "Esat'ın sağ kolu öldürüldü, sol kolu onu terk etti" gibi gelişmelerin önünü tıkıyor, yaraları anında sarıyordu.

SURİYE ULUSAL KONSEYİNİN BAŞINA DA KÜRT GETİRİLDİ
Bu arada Suriye Ulusal Konseyi, tek çatı altında toplanmak gerektiğine inanıyor ve bu konuda Kürtleri konseyde birleştirmek için çaba sarf ediyordu. Haziran 2012'de Suriye Ulusal Konseyinin Başkanlığına Kürt kökenli Abdülbasit Seyda getirildi ancak Seyda'nın yürüttüğü faaliyetler de muhalif Kürtler üzerindeki birleştirici etki yapamadı. Kürt sorunu Kürt kökenli Konsey Başkanı Seyda döneminde de aşılamadı. Ekim 2012'ye gelindiğinde Suriye'nin içlerinde, Halep kentinde bile Kürtlerle Araplar arasında çatışmalar patlak verdi.

EŞREFİYE ÇATIŞMALARI
Kürt sorunu, 2012 Ekim'inde Halep'in Eşrefiye bölgesinde Özgür Suriye Ordusu ile PYD arasında çıkan çatışmalarda yeniden patlak verdi. 30 kişi öldürüldü. PYD, Özgür Ordu'yu suçladı, muhalifler ise PYD'yi. PYD, rejimle işbirliği içerisindeydi. Bir çok muhalif Kürt grup, Esat'ın karşısında saf tutarken onlar rejimin yanında durdu. Buna karşın bugün Kobani başta olmak üzere bir çok Kürt bölgesi, rejim tarafından PYD'ye bırakıldı. PYD'nin amaçlarından birinin muhalif yapılanmaya zarar vermek olduğu, Suriye sürecini takip eden bir çok kişi tarafından dile getirildi. Bu anlamda bir çok Kürt grup, PYD'den asla kendilerine dost olmayacağını biliyor, PKK-Rejim arasındaki ilişki resmen bitmediği sürece PYD'yle birleşme fikrine kesinlikle karşı çıkıyordu.

PYD-KÜRT ÇATIŞMALARI
Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Kamışlı ve Erfin bölgelerinde rejim karşıtı Kürt Ulusal Konseyinin üyelerine yönelik saldırılara bir yenisi eklendi. Türkiye ve Irak sınırının bulunduğu alanda faaliyet gösteren ve Esat rejiminin desteklediği PKK yanlısı Demokratik Birlik Partisi (PYD)'nin silahlı kanadı, Esat karşıtı aynı zamanda Barzani'ye yakınlığıyla bilinen Azadi Partisinin lideri ve Kürt Ulusal Konseyi üyesi Mustafa Cuma'yı kaçırdı. Cuma, Suriye'den Kuzey Irak'taki Erbil kentine gitmek üzereyken, Derik'teki kontrol noktasında PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan PYD'nin silahlı militanları tarafından durduruldu. Mustafa Cuma'nın Türkiye adına casusluk yaptığını iddia eden ve Erbil'deki Türk Konsolosluğuna terör örgütü hakkında döküman götürmekle suçlayan terör örgütü üyeleri, Kürt lideri gözaltına alındı. Derik'teki bir nezarethanede tutulan Mustafa Cuma daha sonra Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Ahmet Süleyman'ın devreye girmesiyle serbest bırakıldı. Bu arada bölgedeki Kürtlere yönelik saldırılar devam etti. Suriye'nin Türkiye sınırındaki Kamışlı bölgesinde son dönemde kaçırılarak öldürülen Esat karşıtı Kürt siyasetçilerin sayısı ise 5'e yükseldi.

SON DAKİKA