Ersoy Dede

Ersoy Dede

27 Kasım 2015, Cuma

Bu İhanetin Affı Yok!

Can Dündar ve Erdem Gül tutuklanarak cezaevine götürüldüğünde bir kesim toptan ayağa kalktı. İngilizce sosyal medya mesajları mı ararsın, sokaklarda eylemler mi istersin.. Ne ararsan var. Neden? Bu insanların tümüne tek tek 'Mit Tırları İhaneti'ni ve o ihanete çanak tutan foto-haberi anlatmaya kalksan anlamayacaklar.. Daha dün 'Gazetecilikten tutuklanmadılar', 'çok vahim kanıtlar var' diyerek, iftiralarla gazetecilerin hayatlarını karartan örgüt medyası, şimdi apaçık casusluk faaliyeti olan bir mesele üzerinden kendini aklamaya çalışıyor.. Üzerine basa basa, altını çize çize söylüyorum : Can Dündar tutuklanmalıydı ve tutuklandı.. Nokta..
**
Erdem Gül
'e gelince.. 14 Aralık tahşiye kumpası tahkikatı kapsamında gözaltına alındıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan ve hepimizin gözünün içine baka baka sırra kadem basan Ekrem Dumanlı elini kolunu sallaya sallaya gezerken, Erdem Gül'ün tutuklanmasına vicdanım razı değil.. Açıkça ifade edeyim, altına attığı imzadan ötürü bir istihbarat savaşının kurbanı olmuş bir emekçidir Erdem Gül.. Kurunun yanında yanan yaştır bana göre.. Ama Can Dündar, o göreve bu taahhütle getirildiği için günün sonunda olacakları çok iyi biliyordu.. Can Dündar ile Erdem Gül'ün durumu birbirinden bu açıdan çok farklı..
**
Değerli dostlar.. Mit Tırları ihaneti başlı başına bir yabancı servis operasyonuydu. Bu ihaneti yani bu devlet içinden kimi görevlilerin diğer devlet görevlilerinin alnına silah dayamasını, kabul edebilecek bir vatan evlâdı gösterin bana.. Bir milli adam gösterin.. Jandarma subayının MİT subayına diz çöktürüp alnına nişan aldığı o sahneyi içine sindirebilen bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı varsa söyleyin bana, motivasyonunu merak ediyorum.. Bu apaçık bir operasyondu.. Ve her kim bu operasyonun içindeyse bu ihanete ortaktır.. Bu kadar da net..
**
Cumhuriyet Gazetesi, kendisine bu organizasyonun yurt içindeki ayağı tarafından servis edilmiş olan gerçek mi kurgu mu bilemediğimiz o fotoğraflarla, Türkiye'nin uluslararası bir terör organizasyonu olan DAEŞ'e silah temin ettiği algısına delil oluşturmaya çalışmıştır.. Bakın o Tır ihanetinin haklarında soruşturma başlatılan savcıları bile iddianamelerine DAEŞ yazmamışken, Cumhuriyet Gazetesi, anahtar teslim bir operasyonla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nı uluslararası mahkemede yargılatacak delili temin etme yoluna gitti.. Herkesin gözü önünde oldu bu. Saklı değil, gizli değil.. Aynı gazete, bugün kaçak durumda olan Celal Kara'nın ağzından, '1 Numara Erdoğan' deyip manşet atmadı mı?.. Demek ki bu sistematik bir operasyondu.. Hedeflendi ki, ülke, devlet, hükümet, Cumhurbaşkanı hem yurt içinde hem de yurtdışında uluslararası platformlarda zor durumda kalsın, itibarsızlaşsın, dahası DAEŞ, El Kaide ve benzeri terör örgütlerine yardım ettiği tescillensin ve uluslararası yargı organları nezdinde hukuki ve cezai sorumluluk altına girsin.. Pasaportumuz kıymetsizleşsin, ülkemiz tecrit edilsin, ekonomik anlamda izole olalım, dünya ile entegrasyonumuz kopsun.. Diyorsunuz ki şimdi okurken; 'ne yaptın Dede, uçma o kadar'… Bakın değerli dostlar, hiç bir meseleyi tek başına değerlendirmeyin.. Uludere'de yaşanan trejediden bu yana olanları arka arkaya dizerek değerlendirin ortaya çıkan tabloyu.. En son Putin'in ahlâksızca, alçakça yalan söyleyip, Türkiye'yi DAEŞ'in petrol müşterisi gibi sunmasıyla Erdoğan'ın DAEŞ'e silah yollamasını, dinlenip servis edilen Suriye konulu kozmik toplantının tapelerini hep birlikte değerlendirin lütfen.. O vakit ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız…
**
Bakın açık söyleyeyim.. Normal şartlar altında o gazete basılamazdı.. Çıkamazdı.. Yayınlanamazdı.. Satın alınan kişilerin evlerinden bile toplatılması gerekirdi.. Çünkü o yapılan şey bir haber değil düpedüz casusluk faaliyetiydi.. Ha bir bilgiyi MOSSAD'la CIA içinde herhangi bir kanatla paylaşmışsın ha Cumhuriyet'te manşetten duyurmuşsun.. Bir farkı yok.. Hatta gazete daha tehlikeli.. Zira somut delile dönüşüyor..

**
Julian Assange, ABD'nin devlet sırlarını ortaya döken belgeleri sızdırdığı vakit önce vatan haini ardından terörist ilan edildi.. Şu anda Ekvador'un Londra büyükelçiliğinde tuvaletten az daha büyük bir odaya hapsolmuş durumda.. Kımıldayamıyor..
Bradley Manning?.. ABD ordusunun Irak ve Afganistan'da yol açtığı sivil ölümlere dair belgeler sızdırdı çeşitli gazetelere.. Bunun üzerine Manning tutuklandı ve 35 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Dahası içeride işkence gördü.. Yargılanırken.. Hem de çok..

Edward Snowden.. CIA ve Ulusal Güvenlik Dairesi elemanı.. ABD'nin 122 devlet ve hükümet başkanının dinlendiğini iddia ederek birtakım belgeler çıkardı.. Bu belgelerin bir kısmı da The Guardian gazetesinde yayınlandı.. The Guardian'dan evvel bu belgeler Amerikan CNN televizyonuna da geldi. CNN editoryel bir kararla böyle bir haberi yapmayı reddetti.. Bunu da; "ulusal güvenlikle ilgili gizli bilgilerin ifşa edilmesine araç olmayı reddediyoruz" diyerek kamuoyuna duyurdu.. Guardian ise bu belgelerin çok küçük bir kısmını yayınladı. Guardian Genel Yayın Yönetmeni Alan Rusbridger hakkında bu yayının hemen ardından dava açıldı.. The Guardian kapatılma tehdidiyle karşı karşıya geldi.. Alan; "sizin gazetemi kapatmak istemenizin nedeni eğer benim elimdeki belgeler ise bu kolay, yok ederiz, olur-biter" dedi.. İngiliz gizli servis elemanlarının gözetiminde matkaplarla, taş kesme makinalarıyla The Guardian bilgisayarları imha edildi.. Alan, hem canını kurtardı hem de gazetesini.. Kalın sağlıcakla.

SON DAKİKA