Ersoy Dede

Ersoy Dede

08 Kasım 2015, Pazar

Hani Büyü Bozulmuştu!

7 Haziran gecesi sandıktan malum sonuç çıktığında, o vakte kadar görece Ak Parti'ye yakın olan bazı isimlerin, pat diye pozisyon değiştirdiklerini hatırlıyorsunuz değil mi? Onlara bakacak olursak, Ak Parti artık yüzde 40'lar bandında bir parti olmuştu. Bundan böyle kontrollü erime sürecine girmiş ve önce koalisyonun büyük ortağı, bir sonraki seçimde koalisyonun küçük ortağı olacak. Derken yavaş yavaş ANAP gibi, DYP gibi marjinalleşip yok olup gidecek.. Kim diyordu bunu? CHP ya da MHP cephesinden gelmedi bu yorumlar.. Kendini hükümete en yakın konumda tanımlayan yazarlardan geldi.. Bunları birer beklenti ya da temenni gibi değil de yılların verdiği deneyimle birer tespit gibi ortaya koyduklarından kendi anlattıklarına kendilerine de inandılar.. Misal ilk 'büyü bozuldu' "tespit"ini biz Sözcü'de ya da Aydınlık'ta okumadık. Sürahinin çatladığını ve suyun sızmaya başladığını bize Ertuğrul Özkök söylemedi.. 7 Haziran neticesi ortaya çıktığında, 'büyü bozuldu' lobisi bu defa yüksek sesle ve haklı çıkmanın verdiği özgüvenle, 'küçük kıyamet yakındır' ikazları yapmaya başladılar.. Bir defa 'büyü bozuldu' demişler ve parti tek başına iktidarı kaybetmiş ya.. E şimdi de yaklaşmakta olan küçük kıyameti haber vererek Erdoğan'ın tek adam olma yolunda ilerlediğini söyleyerek kendilerine alan açıyor olmalarını çok çok iyi anlayabilirim..

YA MİLLETVEKİLİ OLSAYDIN!
Anlamadığım bir şey var. Biz kaçırmışız bu detayı. Yeni öğrendim.. Meğer, küçük kıyametin yaklaşmakta olduğunu haber veren, Erdoğan'ın istişareden uzaklaşarak, ortak akılı terkederek hızla tek adam rejimine ülkeyi götürmeye başladığını söyleyen, çevresinde kendisine eleştiride bulunacak kimse kalmadığını ve yalakaların da hareketin sonunu hazırladığını ifade eden Mehmet Ocaktan, meğer aday adayıymış.. Ben bunu ilan ettiğini açıktan duyurduğunu işitmemişim.. Bilseydik, 'aday adayı olduğun partiye neden bu kadar sert giriyorsun?' diye sorardık.. Daha eğlenceli olmaz mıydı?.. Merak ediyorum.. Ocaktan, etkili konumdaki partililerin kapısını çalarak, aday yapılmak için destek istediği günlerde de 'küçük kıyamet'in yaklaşmakta olduğunu mu düşünüyordu acaba?.. Ak Parti'nin 'tartıştırmayız' net tavrına rağmen, Erdoğan'ın diktatörleşmeye başladığını ima eden yazılar yazarken, bir yandan da Ak Parti rozetini yakasına takıp milletvekili mi olacaktı yani Ocaktan?.. Hadi bir adım daha ileri götürelim meseleyi.. Eğer Ak Parti, herşeye rağmen Mehmet Ocaktan'ı milletvekili adayı olarak gösterseydi, yine partisini böyle sert tenkit eder miydi ki?…

HANİ O SÖYLEM OY KAYBETTİRİYORDU!
Değerli dostlar.. Aralarında Mehmet Ocaktan'ın da olduğu, artık devrini tamamlamış başka muhafazakar gazetecilerin de olduğu bir kesim, 7 Haziran kritiği yaparken ısrarla iki konuyu öne çıkarıyorlardı. Orantısız sevgi ve diz çökmeyen mücadele dili.. Bu iki tutumun, Ak Parti'nin oy kaybetmesinde tesiri olduğu yorumları yapıldı.. Dendi ki açıkça, Yiğit Bulut'un cepheden savunuyor olması, Mehmet Metiner'in yürekten bağlı olması, Ethem Sancak'ın kalpten sevgi duyması, Cem Küçük'ün haksızlıkların tümünden hesap sorulmasını istemesi, Ak Parti'nin oyunu düşürmüş.. Bunu yüksek sesle ve herkesin duyabileceği biçimde söylediler biliyorsunuz.. İnananlar oldu umursamayanlar oldu.. Ve bu tespitin sahipleri 8 Haziran itibariye Ak Parti cephesindeki koalisyoncu blokun da başını çeken isimler oldular.. Eleştirdikleri figürler ise bulundukları pozisyondan milim kıpırdamadı.. Herkes 7 Haziran öncesi ne diyorsa, iki katına çıkarıp söylemeye devam etti.. Yiğit Bulut da, Cem Küçük de, Mehmet Metiner de, Metin Külünk de, Ethem Sancak da.. Parti yüzde 50 aldı… Şimdi n'olcak?.. Kalın sağlıcakla

SON DAKİKA