Dün sabah gün ışırken uyandım. Selamiçeşme Özgürlük Parkı'nın görüntüsü harikaydı; kar fırtınası ise korkunç! 'Bugün kapıcı da geç gelir, gazeteler de...' diyerek tekrar yattım.
Saat 09:00 civarında kapıyı açıp baktım. O da ne? Bir gazete duruyordu, arasında da ekmek vardı.
Uzandım, aldım ve zevkten dört köşe oldum: Gelen, yani bize ulaşan gazete SABAH'tı! Her gün aldığımız diğer üç gazete ise ortalıkta yoktu.
Az sonra bizim Yılmaz (Konak) günlük servise çıktı. 'Başka gazeteler gelirse onlardan da al' dedim.
Saat 11:30 civarında Yılmaz elinde bir Cumhuriyet ile geldi. Diğerleri? Onlar kara gömülmüştü.