Cenazelere artık gitmiyorum..
Çok sevdiğim Süleyman Ağabey'in cenazesine gitmedim.
Televizyondan izledim.. İzlemez olaydım..
Bayrağa sarılı tabut musalla taşına konmuş.. Daha cenaze namazına tonla vakit var. Millet tabutun başında yer kapma savaşında..
Çünkü tabutun hemen arkasında kameralar var. Orda durdunuz mu yayına girersiniz..
Bir ölüye karşı son vazife anında, kafadaki ucuz hesaba bakar mısınız?..
Sonra namaz vakti yaklaşınca bir hareketlenme başlıyor.. Devlet protokolunda yer alanlar, yanlarında gorilleri ile, ite kaka geliyor ve en ön sıranın en ortasına yerleşiyorlar..
Yahu, siz nasıl inançlı insanlarsınız..
İslam'da niye insanlar bembeyaz bir kefenle gömülür?..
Öte dünyaya bu taraftan hiçbir şey götürülmeyeceğinin simgesidir çünkü..
Şimdi nedir o zaman, Allah'ın huzurunda protokol dizilmesi..
Bu dünyada farkımız yasalarda, kurallarda yazılı.. Ama Allah'ın huzurunda Cumhurbaşkanı ile benim ne farkım var, biri söylesin ne olur?.
Tabutun başında durmak için bir tek guruba ayrıcalık tanınır.. Aileye.. Ama protokoldan ve erken gelip naklen yayına girmek isteyen işsiz güçsüz takımından aileye yer kalmaz..
Siz bir kilometre kuyruğa girer, beklersiniz, baş sağlığı dilemek için aileye.. Protokol yandan gelir, sizi iter en başa geçer, gene Allah için yapılan bir görevde..
Cenaze törenlerinde cami avlularının kokteyl alanlarına döndüğünü kaç defa yazmıştım..
Yaslı ifadeye pek rastlayamazsınız.
Tabutun içinde yatan can dostunuzu son kez okşamak istersiniz yaklaşıp, bin tane paparazzi kamerası karşınıza dizilir. Geride durup beklersiniz..
Bu defa TV kameraları.. "Ölen için bir şeyler söyleseniz.."
Söylersiniz akşam yayında bakarsınız.. Piç etmişler.. Çünkü kanal için önemli olan fikirler, görüşler değil, mümkün olduğu kadar çok ünlünün görüntüsüdür..
O zaman söyleyin bana lütfen..
Böylesi bir cenaze törenine katılmanın anlamı var mı?.