Yaşar Kemal ustayı görünce koştum yanına, Fazıl gecesinde.. "Nerdeydin" dedi, "Gözlerim hep seni aradı?.."
"Haberim yoktu Usta" dedim.. Yaşar Kemal'e Lejyon Donör'ün en üst madalyasını verdi Fransızlar. Tören yapılmış. Gazetelerde okudum..
"Nasıl olur, listeyi elimle yazdım" dedi.. "Ağbi, haberim olsa gelmem mi?. Adana'ya geldim ben senin için" dedim.. Sonra biri daha geldi yanımıza.. Biri daha.. Biri daha.. Beş olduk.. Hepsine ayni soru "Nerdeydin?" Hepsinden ayni cevap.. "Haberim yoktu.."
"Ağbi" dedim "Bir kişiye daha sorma.. Görüyorsun yanıt ayni.. İletişim çağında, haberleşmeyi kaybettik.."
İki gece evvel Deniz Adanalı fırçaladı beni, Ayla Dümer'in o dünya şirini "Ev/ Yaşam" mağazasının açılışında.. "Vitali'yi anma gecesinde nerdeydin?. Onun en iyi dostlarının başında geliyordun" diye..
"Kimse haber vermedi" dedim.. "Sen ayrıldın, ardından Berna ayrıldı, benim Vakko ile tüm ilişkilerim koptu. Yeni gelenler, başta Cem, benden pek hoşlanmıyor olmalılar.. Vakko etkinliklerini gazetelerden izliyorum artık. Ama Vakko'dan giyinmeye devam ediyorum, merak etme.."
O sırada Ayşe geldi yanımıza.. Baban.. Yaşar Ağbinin eşi..
"Biz en iyisi gene bir yemekte buluşup sohbet edelim" dedi.. Ekledi.. "Ankara'dan bir kız kardeş de katılırsa hele.."